عرف (Arf)
kelime https://kelime.com/arama/عرف
(Osmanlıca) Diğer Madde Başlıklarında (10)
عرف ('urf)
kelime https://kelime.com/arama/عرف
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

اَلْعُرْفُ [el-'urf] ('ayn’ın zammıyla) Bu dahi ihsân ve ma’rûf ma’nâsınadır; yukâlu: مَا أَغْزَرَ عُرْفُهُ أَيْ مَعْرُوفُهُ Ve cûd ve sehâ ma’nâsınadır. Ve bezl ve i’tâ olunan şey’in ismidir ki vergi ve 'atiyye ta’bîr olunur; yukâlu: مَلَأَهُ كَفَّهُ بِعُرْفٍ وَهُوَ اسْمُ مَا يَبْذُلُهُ وَيُعْطِيهِ Ve deryânın mevcine ıtlâk olunur; yukâlu: بَحْرٌ بِهِ عُرْفٌ عَظِيمٌ أَيْ مَوْجٌ Ve عُرْفٌ ['urf] Tanımağa ve bilmeğe ve bilişe denir ki نُكْرٌ [nukr] mukâbilidir; yukâlu: بَيْنَهُمَا عُرْفٌ أَيْ ضِدُّ نُكْرٍ Ve ikrâr eylemek ma’nâsına olan إِعْتِرَافٌ [i’tirâf]tan ism olur; ve minhu tekûlu: لَهُ عَلَيَّ أَلْفُ دِرْهَمٍ عُرْفًا أَيِ اعْتِرَافًا Ve عُرْفٌ ['urf] Atın yelesine denir; bunda râ’nın zammıyla da lügattır; yukâlu: مَا أَطْيَبَ عُرْفَ هَذَا الْفَرَسِ وَعُرُفَهُ أَيْ شَعْرَ عُنُقِهِ Ve عُرْفٌ [‘Urf] Bir mevzi’ adıdır. Ve bir recül 'alemidir. Ve عُرْفٌ ['urf] Yüksek kumluğa ve yüksek mekâna denir; râ’nın zammıyla da câ’izdir. Cem’i عُرَفٌ ['uref] gelir صُرَدٌ [surad] vezninde ve أَعْرَافٌ [a’râf] gelir, أَقْفَالٌ [akfâl] vezninde. Ve عُرْفٌ ['urf] Bir cins hurmâ ağacının ismidir, ‘alâ-kavlin sâ’irlerden mukaddem yemiş veren hurmâ ağacına denir yâhûd Bahreyn ülkesinde bir cins hurmâ ağacıdır ki بُرْشُومٌ [burşûm] dahi derler. Ve عُرْفٌ [‘urf] Ağaç kavunu ağacına denir. Ve kumluğun yüksek olan sırtına denir. Ve عُرْفٌ [‘urf] عَرُوفٌ [‘arûf] lafzından ki صَبُورٌ [sabûr] ma’nâsınadır cem’ olur, ke-mâ se-yecî’u. Ve عَرْفَاءُ [‘arfâ’] lafzından cem’ olur ki صَحْرَاءُ [sahrâ’] veznindedir, ke-mâ se-yuzkeru. Ve أَحْمَرُ [ahmer] vezninde أَعْرَفُ [a’ref] lafzından cem’ olur, ke-mâ se-yecî’u. Ve عُرْفٌ [‘urf] Peyderpey ve tetâbu’ ve tevâlî ma’nâsına müsta’meldir; عُرْفٌ ['urf]-i feresten müste’ârdır; ve minhu yukâlu: جَاءَ الْقَطَا عُرْفًا أَيْ بَعْضُهَا خَلْفَ بَعْضٍ ve yukâlu: جَاءَ الْقَوْمُ عُرْفًا عُرْفًا كَذَلِكَ أَيْ مُتَتَابِعًا Kîle ve minhu kavluhu ta’âlâ: ﴿وَالْمُرْسَلاَتِ عُرْفًا﴾ وَهِيَ الْمَلَئِكَةُ أُرْسِلَتْ مُتَتَابِعَةً أَوْ أَرَادَ أَنَّهَا تُرْسَلُ بِالْمَعْرُوفِ

عرف (urf)
kelime https://kelime.com/arama/عرف
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

اَلْعُرْفُ [el-'urf] ('ayn’ın zammıyla) Bu dahi ihsân ve ma’rûf ma’nâsınadır; yukâlu: مَا أَغْزَرَ عُرْفُهُ أَيْ مَعْرُوفُهُ Ve cûd ve sehâ ma’nâsınadır. Ve bezl ve i’tâ olunan şey’in ismidir ki vergi ve 'atiyye ta’bîr olunur; yukâlu: مَلَأَهُ كَفَّهُ بِعُرْفٍ وَهُوَ اسْمُ مَا يَبْذُلُهُ وَيُعْطِيهِ Ve deryânın mevcine ıtlâk olunur; yukâlu: بَحْرٌ بِهِ عُرْفٌ عَظِيمٌ أَيْ مَوْجٌ Ve عُرْفٌ ['urf] Tanımağa ve bilmeğe ve bilişe denir ki نُكْرٌ [nukr] mukâbilidir; yukâlu: بَيْنَهُمَا عُرْفٌ أَيْ ضِدُّ نُكْرٍ Ve ikrâr eylemek ma’nâsına olan إِعْتِرَافٌ [i’tirâf]tan ism olur; ve minhu tekûlu: لَهُ عَلَيَّ أَلْفُ دِرْهَمٍ عُرْفًا أَيِ اعْتِرَافًا Ve عُرْفٌ ['urf] Atın yelesine denir; bunda râ’nın zammıyla da lügattır; yukâlu: مَا أَطْيَبَ عُرْفَ هَذَا الْفَرَسِ وَعُرُفَهُ أَيْ شَعْرَ عُنُقِهِ Ve عُرْفٌ [‘Urf] Bir mevzi’ adıdır. Ve bir recül 'alemidir. Ve عُرْفٌ ['urf] Yüksek kumluğa ve yüksek mekâna denir; râ’nın zammıyla da câ’izdir. Cem’i عُرَفٌ ['uref] gelir صُرَدٌ [surad] vezninde ve أَعْرَافٌ [a’râf] gelir, أَقْفَالٌ [akfâl] vezninde. Ve عُرْفٌ ['urf] Bir cins hurmâ ağacının ismidir, ‘alâ-kavlin sâ’irlerden mukaddem yemiş veren hurmâ ağacına denir yâhûd Bahreyn ülkesinde bir cins hurmâ ağacıdır ki بُرْشُومٌ [burşûm] dahi derler. Ve عُرْفٌ [‘urf] Ağaç kavunu ağacına denir. Ve kumluğun yüksek olan sırtına denir. Ve عُرْفٌ [‘urf] عَرُوفٌ [‘arûf] lafzından ki صَبُورٌ [sabûr] ma’nâsınadır cem’ olur, ke-mâ se-yecî’u. Ve عَرْفَاءُ [‘arfâ’] lafzından cem’ olur ki صَحْرَاءُ [sahrâ’] veznindedir, ke-mâ se-yuzkeru. Ve أَحْمَرُ [ahmer] vezninde أَعْرَفُ [a’ref] lafzından cem’ olur, ke-mâ se-yecî’u. Ve عُرْفٌ [‘urf] Peyderpey ve tetâbu’ ve tevâlî ma’nâsına müsta’meldir; عُرْفٌ ['urf]-i feresten müste’ârdır; ve minhu yukâlu: جَاءَ الْقَطَا عُرْفًا أَيْ بَعْضُهَا خَلْفَ بَعْضٍ ve yukâlu: جَاءَ الْقَوْمُ عُرْفًا عُرْفًا كَذَلِكَ أَيْ مُتَتَابِعًا Kîle ve minhu kavluhu ta’âlâ: ﴿وَالْمُرْسَلاَتِ عُرْفًا﴾ وَهِيَ الْمَلَئِكَةُ أُرْسِلَتْ مُتَتَابِعَةً أَوْ أَرَادَ أَنَّهَا تُرْسَلُ بِالْمَعْرُوفِ

عرف (urf)
kelime https://kelime.com/arama/عرف
OS / GENEL OSMANLICA SÖZLÜĞÜ

(a. i.) : (bkz. : örf).

Osmanlıca Tüm Çekim ve Benzerlerde Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
Osmanlıca Tüm Madde Anlamlarında Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
MİSAFİR KULLANICI
  • 10 Sözlük İçinde Arama
  • 3 Kelime Günlük Sorgu
  • 2 Hassas Arama Sonucu
  • 2 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 2 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 2 Metinler İçerisinde bulma
  • 500 Karakter Günlük Çeviri
  • 2 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Yok
  • Kelime Kökeni Yok
  • Gelişmiş Filtre Yok
  • Reklam Gösterimi
ÜCRETSİZ KAYDOL
  • 25 Sözlük İçinde Arama
  • 5 Kelime Günlük Sorgu
  • 4 Hassas Arama Sonucu
  • 4 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 4 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 4 Metinler İçerisinde bulma
  • 1000 Karakter Günlük Çeviri
  • 3 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok
ABONE KURUMLAR
  • 50 Sözlük İçinde Arama
  • 250 Kelime Günlük Sorgu
  • Sınırsız Arama
  • Sınırsız Benzerlerde Arama
  • Sınırsız İçerisinde bulma
  • Sınırsız Metinlerde bulma
  • 10000 Karakter Günlük Çeviri
  • 100 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok