عبر (ubr)
kelime https://kelime.com/arama/عبر
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814 Firuzabadi (1814).عبر.Ahmed Asım (çev.),Kamusu’l-Muhit. https://kelime.com/kelime/%D8%B9%D8%A8%D8%B1/6333547e101dea5b8e0f9a28-63335d5c07ef266044b5370c/os/tumu/kmt Firuzabadi."عبر." Kamusu’l-Muhit, çev. Ahmed Asım,1814, kelime.com, https://kelime.com/kelime/%D8%B9%D8%A8%D8%B1/6333547e101dea5b8e0f9a28-63335d5c07ef266044b5370c/os/tumu/kmt Firuzabadi."عبر." Kamusu’l-Muhit, çev. Ahmed Asım,İstanbul, 1814. Kelime.com. https://kelime.com/kelime/%D8%B9%D8%A8%D8%B1/6333547e101dea5b8e0f9a28-63335d5c07ef266044b5370c/os/tumu/kmt

اَلْعُبْرُ [el-'ubr] ('ayn’ın zammıyla) Hüzn ve endûhtan nâşî gözün kızgınlığına denir ki ağlamak mukaddimesi olan hâlettir; fethateynle de lügattir; yukâlu: أَرَاهُ عُبْرَ عَيْنِهِ وَعَبَرَ عَيْنِهِ أَيْ سُخْنَتَهَا Ya’nî “Onu sevmemekten yâhûd mahzûn ve endûh-nâk olmaktan nâşî ona gözünün germiyyetini ya’nî bükâ eyleyecek emâre ve 'alâmetini irâ’et eyledi.” Kâle’ş-şârih ve fî hadîsi Ummi Zer’: “وَعُبْرَ جَارَتِهَاh أَيْ أَنَّ ضَرَّتَهَا تَرَى مِنْ عِفَّتِهَا مَا تُعْتَبَرُ وَقِيلَ إِنَّهَا تَرَى مِنْ جَمَالِهَا مَا يُعَبِّرُ عَيْنَهَا أَيْ مَا يُسْخِنُهَا وَيُبْكِيهَا وَمِنْهُ الْعَيْنُ الْعَبْرَى Ve عُبْرٌ ['ubr] Çok şey’e ıtlâk olunur. Ve cemâ’ate ıtlâk olunur. Ve bir kabîle adıdır. Ve veledi vefât eylemiş hatuna ıtlâk olunur; yukâlu: إِمْرَأَةٌ عُبْرٌ أَيِ الثَّكْلَى Ve şiddet ve sür’atle seyr eden sehâblara ıtlâk olunur; bunda عَابِرٌ ['âbir]in cem’i olur. Ve tavşancıl kuşuna ıtlâk olunur.

Diğer Diller

tr: ubr

Çekim ve Türev
(Osmanlıca) Diğer Madde Başlıklarında (10)
عبر (abr)
kelime https://kelime.com/arama/عبر
OS / REDHOUSE TURKISH AND ENGLISH LEXICON-1890

s. (dual عبران) A side or bank of a river or valley.

عبر (abr)
kelime https://kelime.com/arama/عبر
OS / REDHOUSE TURKISH AND ENGLISH LEXICON-1890

a. (A beast) strong in going through a journey.

عبر (abr)
kelime https://kelime.com/arama/عبر
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

Mü’ellifin Basâ’ir’de beyânına göre mâdde-i mezkûre bir hâlden bir hâle tecâvüz eylemeğe mevzû’dur. Ondan عُبُورٌ ['ubûr] mâddesi suyu tecâvüz eylemekte gâlib oldu, gerek sibâhat ve gerek sefîne ve devâbb ve kantara ile olsun. Ve عُبْرُ الْعَيْنِ ['ubru’l-'ayn] ve دَمْعَةٌ [dem’at] ma’nâsına olan عَبْرَةٌ ['abret] ondan münşa’ibdir. Ve عِبَارَةٌ [‘ibâret] ki lisân-ı mütekellimden sem’-i sâmi’e 'âbir olan kelâm olacaktır ve عِبْرَةٌ ['ibret] ki ma’rifet-i müşâhedden müşâhed olmağa vesîle-i tavassul olan hâletten 'ibârettir ve عَبْرُ رُؤْيَا ['abru ru’yâ] ve تَعْبِيرٌ [ta’bîr] ki rü’yânın zâhirinden bâtınına 'ubûrdur, ondan müteferri’lardır. İntehâ. Ve عَبْرٌ ['abr] ve عُبُورٌ [‘ubûr] (ظُهُورٌ [zuhûr] vezninde) Çayın ve derenin beri yakasından öte yakasına geçmek ma’nâsınadır ki ma’nâ-yı mevzû’udur; yukâlu: عَبَرَ الْوَادِي وَالنَّهْرَ عَبْرًا وَعُبُورًا إِذَا قَطَعَهُ مِنْ عِبْرِهِ إِلَى عِبْرِهِ Ke-mâ se-yuzkeru. Ve ölmek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: عَبَرَ الْقَوْمُ إِذَا مَاتُوا Ve sür’atle yolu yarıp gitmek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: عَبَرَ السَّبِيلَ إِذَا شَقَّهَا أَيْ مَرَّ كَأَنَّهُ شَقَّهَا Ve bâ’ harfiyle müte’addî olur, bir adamı beri tarafa geçirmek ma’nâsına; yukâlu: عَبَرَ بِهِ الْمَاءَ إِذَا جَازَ Ve عَبْرٌ [‘abr] Mektûb makûlesini ref’-i savt eylemeyip âhestece te’ennî ile kırâ’at ederek ma’nâ ve mefhûmunu tedebbür ve te’emmül eylemek ma’nâsına müsta’meldir ki mantûkundan mefhûmuna ‘ubûr eylemektir; yukâlu: عَبَرَ الْكِتَابَ عَبْرًا إِذَا تَدَبَّرَهُ وَلَمْ يَرْفَعْ صَوْتَهُ بِقِرَاءَتِهِ Ve metâ’ ve akçe makûlesinin kumaş ve 'ayârı ne gûnedir ve vezni ne mikdârdır diye nazar ve dikkat ve im’ân eylemek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: عَبَرَ الْمَتَاعَ وَالدَّرَاهِمَ إِذَا نَظَرَ كَمْ وَزْنُهَا وَمَا هِيَ Ve koç kısmının yününü bir sene kırkmayıp öylece terk eylemek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: عَبَرَ الْكَبْشَ إِذَا تَرَكَ صُوفَهُ عَلَيْهِ سَنَةً Ve kuşu ürkütüp kaldırmak ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: عَبَرَ الطَّيْرَ عَبْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا زَجَرَهَا Ve mahzûnluktan nâşî göz yaşı akmak ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: عَبَرَ الرَّجُلُ عَبْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا جَرَتْ عَبْرَتُهُ وَحَزِنَ Ve عَبْرٌ ['abr] Çok şey’e denir, ke-mâ se-yuzkeru.

عبر (iber)
kelime https://kelime.com/arama/عبر
عبر (iber)
kelime https://kelime.com/arama/عبر
Osmanlıca Tüm Çekim ve Benzerlerde Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
Osmanlıca Tüm Madde Anlamlarında Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
MİSAFİR KULLANICI
  • 10 Sözlük İçinde Arama
  • 3 Kelime Günlük Sorgu
  • 2 Hassas Arama Sonucu
  • 2 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 2 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 2 Metinler İçerisinde bulma
  • 500 Karakter Günlük Çeviri
  • 2 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Yok
  • Kelime Kökeni Yok
  • Gelişmiş Filtre Yok
  • Reklam Gösterimi
ÜCRETSİZ KAYDOL
  • 25 Sözlük İçinde Arama
  • 5 Kelime Günlük Sorgu
  • 4 Hassas Arama Sonucu
  • 4 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 4 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 4 Metinler İçerisinde bulma
  • 1000 Karakter Günlük Çeviri
  • 3 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok
ABONE KURUMLAR
  • 50 Sözlük İçinde Arama
  • 250 Kelime Günlük Sorgu
  • Sınırsız Arama
  • Sınırsız Benzerlerde Arama
  • Sınırsız İçerisinde bulma
  • Sınırsız Metinlerde bulma
  • 10000 Karakter Günlük Çeviri
  • 100 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok