(f. i.) : koşma, seğirtme. tek ü dû, tek ü pûy,

sıf. 1. Çift mukâbili: tek dizgin, tek tabanca: tek mi, çift mi? iki, dört, altı, adetleri çift ve bir, üç, beş adetleri tektir. 2. Bir çift teşkil eden iki şeyin beheri: araba atlarının bir teki hastadır; bunun teki nerede? tekini bulamadım çift edeyim. 3. Bir, vâhid: yalnız bir tek kitabım vardır. 4. Yalnız, tenha: büyük bir evde tek ü tenha oturmaktan insana vahşet gelir. 5. Eşsiz, vahîd, yektâ: o adam bu memlekette tektir, teklerdendir. 6. Rahat, sâkin: o adam tek durmaz.

sıf. 1. Çift mukâbili: tek dizgin, tek tabanca: tek mi, çift mi? iki, dört, altı, adetleri çift ve bir, üç, beş adetleri tektir. 2. Bir çift teşkil eden iki şeyin beheri: araba atlarının bir teki hastadır; bunun teki nerede? tekini bulamadım çift edeyim. 3. Bir, vâhid: yalnız bir tek kitabım vardır. 4. Yalnız, tenha: büyük bir evde tek ü tenha oturmaktan insana vahşet gelir. 5. Eşsiz, vahîd, yektâ: o adam bu memlekette tektir, teklerdendir. 6. Rahat, sâkin: o adam tek durmaz.

sıf. 1. Çift mukâbili: tek dizgin, tek tabanca: tek mi, çift mi? iki, dört, altı, adetleri çift ve bir, üç, beş adetleri tektir. 2. Bir çift teşkil eden iki şeyin beheri: araba atlarının bir teki hastadır; bunun teki nerede? tekini bulamadım çift edeyim. 3. Bir, vâhid: yalnız bir tek kitabım vardır. 4. Yalnız, tenha: büyük bir evde tek ü tenha oturmaktan insana vahşet gelir. 5. Eşsiz, vahîd, yektâ: o adam bu memlekette tektir, teklerdendir. 6. Rahat, sâkin: o adam tek durmaz.

s. 1. A single thing. 2. An odd number (that leaves a remainder when divided by two). 3. A fellow, mate, equal.

a. 1. Alone, solitary. 2. Odd, not even or not paired. 3. Quiet, motionless and noiseless; void of mischief or turbulence.

adv. 1. Only. 2. Merely. 3. Only once.

conj. In order that…

s. A running.