(a. i. c. : sıkar, şukur) : zool. tepeli doğan.

اَلصَّقْرُ [es-sakr] (sâd’ın fethi ve kâf’ın sükûnuyla) Her sayd ve şikâr eden kuşa denir, şâhîn ve doğan cinsinden. Cem’i أَصْقُرٌ [askur] ve صُقُورٌ [sukûr] ve صُقُورَةٌ [sukûret] gelir ve صِقَارٌ [sikâr] gelir sâd’ın kesriyle ve صِقَارَةٌ [sikâret] gelir hâ’yla ve صُقْرٌ [sukr] gelir sâd’ın zammıyla.

شَقْرٌ [şakr] (صَقْرٌ [sakr] vezninde) Endelüs ülkesinde bir adanın ismidir.

s. See صقر .

s. 1. (pl. صقار صقور،) A hawk or falcon. 2. (pl. صقرات) Vehement heat of the sun. 3. Juice of dates. 4. A curl in the coat of a horse. 5. (pl. as 1) An undeserved curse; a cursing without cause.

اَلصَّقْرُ [es-sakr] (sâd’ın fethiyle ve kâf’ın sükûnuyla) Şol doğandır ki ona balaban derler. Ve çakıra dahi صَقْرٌ [sakr] derler, zîrâ mevâlî-i 'acem صَقْرٌ [sakr]ı çargla tefsîr etmişlerdir. Ve çargsa balabana ve çakıra ıtlâk olunur. Ve صَقْرٌ [sakr] Ziyâde ekşi süte dahi derler; yukâlu: جَاءَنَا بِصَقْرَةٍ تَزْوِي الْوَجْهَ Ya’nî “Yüzü devşirir ziyâde ekşiliğinden.”Nitekim بِصَرْبَةٍ dahi derler bu ma’nâya 'alâ-mâ merre. Ve صَقْرٌ [sakr] Pekmeze dahi derler ehl-i Medîne yanında. Ve صَقْرٌ [sakr] Külüngle taş ufatmağa dahi derler; tekûlu: صَقَرْتُ الْحِجَارَةَ صَقْرًا إِذَا كَسَرْتَهَا بِالصَّاقُورِ Ve صَاقُورٍ [sâkûr] Külünge derler, nitekim gelir. Ve صَقْرٌ [sakr] ve صَقْرَةٌ [sakret] Güneşin ziyâde te’sîrine derler; yukâlu: صَقَرَتْهُ الشَّمْسُ