i. [ar. füls’in me’hazı olan bu obulus’dan olması baîddir] 1. Madenden yuvarlak, parlak levhacık ki sırma ve tel ile karışık olarak esvâb vesâire işlemeye yarar. 2. En küçük sikke: cebinde parası pulu yoktur; para ile pul ile değildir. 3. Defe geçirilen ve ona müşâbih yassı ve dâirevî maden levha. 4. Vida ve civata sıkıştıracak somun: perçîn pulu. 5. Tavlanın kemik, boynuz ve abanus gibi şeyden taşı: tavla pulu. 6. Balığın mestûr olduğu sertçe ve dâirevî levhacıklar, harşef: balık pulu. 7. Resm makamında postaya verilen evrâka, gazetelere, ilanlara, senedâta ve mesela bir yerden geçen şeylere yâhut iyi su ile doldurulan fıçılara ve’l-hâsıl bir resme tâbi‘ mevâdda yapıştırılan matbû‘ küçük kağıt parçası: posta pulu, gazete pulu, senet, arzuhal pulu. 8. Vaktiyle mektup zarfını yapıştırmaya mahsus zamklı kâğıt hamurundan yuvarlak şey. 9. Yuvarlak benek, leke: kumaşın zemini lacivert olup beyaz pulları vardır

s. 1. A small and thin round disk. 2. A scale; as, a fishscale. 3. A spangle. 4. A patch; a wafer; an adhesive stamp. 5. A mite, a small coin. 6. A bone seal-guard formerly used over the wax.

s For پل pul, q. v.