To build and occupy a nest.

To put into a nest; to form a nest for.

A snug, comfortable, or cozy residence or situation; a
retreat, or place of habitual resort; hence, those who occupy a nest,
frequent a haunt, or are associated in the same pursuit; as, a nest of
traitors; a nest of bugs.

A compact group of pulleys, gears, springs, etc., working
together or collectively.

An aggregated mass of any ore or mineral, in an isolated
state, within a rock.

Hence: the place in which the eggs of other animals, as
insects, turtles, etc., are laid and hatched; a snug place in which
young animals are reared.

اَلنَّثْطُ [en-nest] (nûn’un fethi ve sâ-yı müsellesenin sükûnuyla) Bir nesneyi düzelip yassılanmak için yâhûd yerleşmek için el ile yere sıkıştırmak ma’nâsınadır; yukâlu: نَثَطَهُ عَلَى الْأَرْضِ نَثْطًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا غَمَزَهُ بِيَدِهِ عَلَيْهَا حَتَّى يَطْمَئِنَّ Ve نَثْطٌ [nest] Henüz toprağı yarıp çıkmağa başlayan nebâta denir. Ve نَثْطٌ [nest] ve نَثِيطٌ [nesît] Dinmek, sükûn ma’nâsınadır; yukâlu: نَثَطَ الشَّيْءُ نَثْطًا وَنُثُوطًا إِذَا سَكَنَ Ve ağırlaştırmak ma’nâsınadır; yukâlu: نَثَطَهُ نَثْطًا إِذَا أَثْقَلَهُ Ve mantar yeri yarıp çıkmak ma’nâsınadır; yukâlu: نَثَطَتِ الْكَمْأَةُ إِذَا خَرَجَتْ مِنَ الْأَرْضِ

i. yuva, kuş yuvası. Cuckoos are famous for laying their eggs in the nests of other birds. (Guguk kuşları yumurtalarını başka kuşların yuvalarına bırakmalarıyla ünlüdür.)

The bed or receptacle prepared by a fowl for holding her eggs
and for hatching and rearing her young.

A collection of boxes, cases, or the like, of graduated size,
each put within the one next larger.