kufet (كفت)
kelime https://kelime.com/arama/kufet
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814 Firuzabadi (1814).Kufet.Ahmed Asım (çev.),Kamusu’l-Muhit. https://kelime.com/kelime/kufet/63335d22101dea5b8e1a20a5-000000000000000000000000/os/tumu/kmt Firuzabadi."Kufet." Kamusu’l-Muhit, çev. Ahmed Asım,1814, kelime.com, https://kelime.com/kelime/kufet/63335d22101dea5b8e1a20a5-000000000000000000000000/os/tumu/kmt Firuzabadi."Kufet." Kamusu’l-Muhit, çev. Ahmed Asım,İstanbul, 1814. Kelime.com. https://kelime.com/kelime/kufet/63335d22101dea5b8e1a20a5-000000000000000000000000/os/tumu/kmt

اَلْكُوفَةُ [el-kûfet] (kâf’ın zammıyla) Müdevver kızıl kumluğa denir, 'alâ-kavlin hurde hurde çakıllı kumluğa denir. Medînetu’l-'Irâki’l-Kubrâ ki kubbetü’l-İslâm ve dâr-ı hicretü’l-müslimîn’dir zamân-ı hilâfet-i Fârûk-ı A’zam’da Sa’d b. Ebî Vakkâs radıyallâhu 'anhumâ temsîr eylemiştir. Mukaddemâ menzil-i Nûh 'aleyhi’s-selâm idi. Ve mescid-i 'azîmi onların binâ-kerdeleridir. Kûfe ile tesmiyesinde vücûh-ı ‘adîde beyân ederler: Değirmi kumluk gibi tarhı müdevver olduğu için yâhûd kum yığını gibi nâs onda müctemi’ olduğu için ola. Ve onu كُوفَانُ [Kûfân] dahi derler kâf’ın zammıyla ve fethiyle ve كُوفَةُ الْجُنْدِ [Kûfetu’l-Cund] dahi derler, zîrâ arz-ı ‘Arabın huttaları Hazret-i ‘Osmân hilâfetinde Sâ’ib b. Akra’ es-sekafî mübâşeretiyle onda tahtît ve tahdîd olunmuştur, pes o vakt merkez-i cünd olmuştur. Ve ba’zılar dedi ki mukaddemâ zemîninde كُوفَانُ [Kûfân] nâm bir küçük dağ olmakla onu düzeltip yerine şehr-i merkûmu tarh ettiklerinden Kûfân ile de tesmiye olundu. Ve ‘inde’l-ba’z كَيْفٌ [keyf] lafzından me’hûzdur ki kat’ ma’nâsınadır, zîrâ şâh-ı ‘Acem olan Pervîz o arzı Behrâm nâm emîre ber-vech-i mukâta’a tevcîh eylemişti yâhûd bilâd-ı sâ’ireden kat’ ve tefrîk eylediğine mebnîdir. Pes aslda كُيْفَةُ [Kuyfet] idi kâf’ın zammıyla, yâ’ sâkin olup mâ-kabli mazmûm olmakla vâv’a kalb olunup كُوفَةُ [Kûfet] oldu. Yâhûd 'Arabların هُمْ فِي كُوفَانٍ بِضَمِّ الْكَافِ وَفَتْحِهَا وَكَوَّفَانٍ مُحَرَّكَةً مُشَدَّدَةَ الْوَاوِ kavllerinden me’hûzdur ki 'izz ve mene’at ma’nâsınadır. Yâhûd etrâfında olan Cebelu Sâtîzemâ kâf şeklinde şehr-i merkûmu muhît olduğu için. Yâhûd bânîsi olan Sa’d b. Ebî Vakkâs zemîn-i mezbûru sükûnet-i ehl-i İslâm için taleb ve intihâb eyledikte ehl-i İslâm’a تَكَوَّفُوا أَيْ تَجَمَّعُوا demekle lafz-ı mezbûrdan ahz ile كُوفَةُ [Kûfet] ıtlâk olunmuştur. Yâhûd كَوِّفُوا هَذِهِ الرَّمْلَةَ Ya’nî “Bu kumluğu bertaraf eyleyesiz” demekle lafz-ı merkûmdan tasarruf olunmuştur. Ve كُوفَةٌ [kûfet] 'Ayb ve nakîsaya denir; yukâlu: لَيْسَتْ بِهِ كُوفَةٌ وَلاَ تُوفَةٌ أَيْ عَيْبٌ

Diğer Diller

os: كفت

Çekim ve Türev
(Osmanlıca) Diğer Madde Başlıklarında (1)
kufet (كفت)
kelime https://kelime.com/arama/kufet
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

اَلْكُوفَةُ [el-kûfet] (kâf’ın zammıyla) Müdevver kızıl kumluğa denir, 'alâ-kavlin hurde hurde çakıllı kumluğa denir. Medînetu’l-'Irâki’l-Kubrâ ki kubbetü’l-İslâm ve dâr-ı hicretü’l-müslimîn’dir zamân-ı hilâfet-i Fârûk-ı A’zam’da Sa’d b. Ebî Vakkâs radıyallâhu 'anhumâ temsîr eylemiştir. Mukaddemâ menzil-i Nûh 'aleyhi’s-selâm idi. Ve mescid-i 'azîmi onların binâ-kerdeleridir. Kûfe ile tesmiyesinde vücûh-ı ‘adîde beyân ederler: Değirmi kumluk gibi tarhı müdevver olduğu için yâhûd kum yığını gibi nâs onda müctemi’ olduğu için ola. Ve onu كُوفَانُ [Kûfân] dahi derler kâf’ın zammıyla ve fethiyle ve كُوفَةُ الْجُنْدِ [Kûfetu’l-Cund] dahi derler, zîrâ arz-ı ‘Arabın huttaları Hazret-i ‘Osmân hilâfetinde Sâ’ib b. Akra’ es-sekafî mübâşeretiyle onda tahtît ve tahdîd olunmuştur, pes o vakt merkez-i cünd olmuştur. Ve ba’zılar dedi ki mukaddemâ zemîninde كُوفَانُ [Kûfân] nâm bir küçük dağ olmakla onu düzeltip yerine şehr-i merkûmu tarh ettiklerinden Kûfân ile de tesmiye olundu. Ve ‘inde’l-ba’z كَيْفٌ [keyf] lafzından me’hûzdur ki kat’ ma’nâsınadır, zîrâ şâh-ı ‘Acem olan Pervîz o arzı Behrâm nâm emîre ber-vech-i mukâta’a tevcîh eylemişti yâhûd bilâd-ı sâ’ireden kat’ ve tefrîk eylediğine mebnîdir. Pes aslda كُيْفَةُ [Kuyfet] idi kâf’ın zammıyla, yâ’ sâkin olup mâ-kabli mazmûm olmakla vâv’a kalb olunup كُوفَةُ [Kûfet] oldu. Yâhûd 'Arabların هُمْ فِي كُوفَانٍ بِضَمِّ الْكَافِ وَفَتْحِهَا وَكَوَّفَانٍ مُحَرَّكَةً مُشَدَّدَةَ الْوَاوِ kavllerinden me’hûzdur ki 'izz ve mene’at ma’nâsınadır. Yâhûd etrâfında olan Cebelu Sâtîzemâ kâf şeklinde şehr-i merkûmu muhît olduğu için. Yâhûd bânîsi olan Sa’d b. Ebî Vakkâs zemîn-i mezbûru sükûnet-i ehl-i İslâm için taleb ve intihâb eyledikte ehl-i İslâm’a تَكَوَّفُوا أَيْ تَجَمَّعُوا demekle lafz-ı mezbûrdan ahz ile كُوفَةُ [Kûfet] ıtlâk olunmuştur. Yâhûd كَوِّفُوا هَذِهِ الرَّمْلَةَ Ya’nî “Bu kumluğu bertaraf eyleyesiz” demekle lafz-ı merkûmdan tasarruf olunmuştur. Ve كُوفَةٌ [kûfet] 'Ayb ve nakîsaya denir; yukâlu: لَيْسَتْ بِهِ كُوفَةٌ وَلاَ تُوفَةٌ أَيْ عَيْبٌ

Osmanlıca Tüm Çekim ve Benzerlerde Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
Osmanlıca Tüm Madde Anlamlarında Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
MİSAFİR KULLANICI
  • 10 Sözlük İçinde Arama
  • 3 Kelime Günlük Sorgu
  • 2 Hassas Arama Sonucu
  • 2 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 2 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 2 Metinler İçerisinde bulma
  • 500 Karakter Günlük Çeviri
  • 2 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Yok
  • Kelime Kökeni Yok
  • Gelişmiş Filtre Yok
  • Reklam Gösterimi
ÜCRETSİZ KAYDOL
  • 25 Sözlük İçinde Arama
  • 5 Kelime Günlük Sorgu
  • 4 Hassas Arama Sonucu
  • 4 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 4 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 4 Metinler İçerisinde bulma
  • 1000 Karakter Günlük Çeviri
  • 3 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok
ABONE KURUMLAR
  • 50 Sözlük İçinde Arama
  • 250 Kelime Günlük Sorgu
  • Sınırsız Arama
  • Sınırsız Benzerlerde Arama
  • Sınırsız İçerisinde bulma
  • Sınırsız Metinlerde bulma
  • 10000 Karakter Günlük Çeviri
  • 100 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok