(a i.) : astr. Kuzey kutbuıia yakın ve Küçükayı kümesine tabî iki parlak yıldızdan herbiri olup, bulundukları yerden doğup batarlar, [bu yıldızların ikisine birden “ferkadân” denilir].

iz. ar. t: ferkadân. Kutb-ı şimâlîye karîb ve dübb-i asgar cümlesinde iki parlak necm-i sâbittir ki, mevkiʻleri münâsebetiyle çok yer değiştirmediklerinden, çölde seyr ü seyâhat edenlere reh-nümâ olurlar. [ekseriya tesniye sîgasıyla ferkadân kullanılır.]

اَلْفَرْقَدُ [el-ferkad] (غَرْقَدٌ [garkad] vezninde) Sığır yavrusuna, 'alâ-kavlin yaban sığırının yavrusuna denir. Ve şol ma’hûd parlak yıldıza denir ki yola gidenler onunla ihtidâ ederler, ya’nî semt-i meslûku onunla bulup râh-ı râstlarından ‘udûl ve inhirâf eylemezler. Ve bu kutb-ı Şimâlî’ye karîb iki kevkebdir. Her birine Ferkad ve ikisine Ferkadân ıtlâk ederler. Fârisîde dû-birâderân ve Türkîde iki kardeş ta’bîr olunur. Ve ba’zı eş’ârda şiddet-i ittisâline binâ’en müfred olarak vârid olmuştur. Şârihin beyânına göre cem’ olarak فَرَاقِدُ [ferâkid] 'unvânında dahi vârid olmuştur, gûyâ ki her cüz’leri bir kevkeb 'add olunmuştur.

s. (dual. فرقدان, pl. فراقد) 1. A calf, a young antelope. 2. Any one of the four stars β, ϒ, η, δ Ursae Minoris.

اَلْفَرْقَدُ [el-ferkad] (fâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla جَعْفَر [ca’fer] vezni üzere) Öküz yavrusuna derler.