ft. 1. Bir şey hakkında vukûf ve malumatı olmak, vâkıf olmak: bu işin böyle olduğunu bilirim; bu adam mühendisliği iyi bilir. 2. Öğrenmek, kesb-i vukûf ve malumat etmek: sizin geldiğinizi bilemedim, sonradan bildim. 3. Tanımak, âşinâsı olmak, âşinâ çıkmak: sizi bilemedim; bu adamı bileceğim geliyor. 4. Hatıra getirmek, yâd u tahattur etmek: şimdi bildim. 5. Zann ü i’tikâd etmek, bir fikir ve zehâbda bulunmak: ben sizi gitmiş biliyordum; ben onu dost biliyordum; herkes seni âlim biliyor. 6. [sıyga-i iltizâmiyeden evvel fiil-i iâne sıfatıyla] muktedir olmak: yazabilmek = yazmaya muktedir olmak; gidebilmek = gitmeye muktedir olmak. – menfîsi yazamamak, bilememek gibi olur. 7. Tanımak, mesʼûl tutmak: ben sizi bilirim. 8. Şüphelenmek, azv ü isnâd etmek: ben ondan bilirim. 9. Müteşekkir ve minnetdâr olmak: iyilik bilir adamdır; o adam iyilik bilmez

v. t. See بلمك.