(a. i. c.) : arazûn ve [tabakaları bakımından], “arzîn” şekli de vardır). 1) Dünyâ. 2) toprak. 3) iklim; memleket.

(a. i.) : 1) en, genişlik. 2) astr. *enlem.

iz. ar. 1. Bir büyük zâtın önüne koma, takdîm, ref‘, ibrâz, sunma: bir arzuhâl yazıp makâm-ı âidîne arz etmeli. 2. Büyük bir zâta ifâde etme, anlatma: vuku-ı hâli size arz edeyim. Hâlimi kendisine defâatle şifâhen ve tahrîren arz ettim. 3. Bir iş hakkındaki evrâk-ı resmiyenin atebe-i seniyye-i hazret-i pâdişâhîye takdîmi: işim arza gitti, arzdadır, arzdan çıktı.

iz. ar. 1. Bir büyük zâtın önüne koma, takdîm, ref‘, ibrâz, sunma: bir arzuhâl yazıp makâm-ı âidîne arz etmeli. 2. Büyük bir zâta ifâde etme, anlatma: vuku-ı hâli size arz edeyim. Hâlimi kendisine defâatle şifâhen ve tahrîren arz ettim. 3. Bir iş hakkındaki evrâk-ı resmiyenin atebe-i seniyye-i hazret-i pâdişâhîye takdîmi: işim arza gitti, arzdadır, arzdan çıktı.

iz. ar. 1. Bir büyük zâtın önüne koma, takdîm, ref‘, ibrâz, sunma: bir arzuhâl yazıp makâm-ı âidîne arz etmeli. 2. Büyük bir zâta ifâde etme, anlatma: vuku-ı hâli size arz edeyim. Hâlimi kendisine defâatle şifâhen ve tahrîren arz ettim. 3. Bir iş hakkındaki evrâk-ı resmiyenin atebe-i seniyye-i hazret-i pâdişâhîye takdîmi: işim arza gitti, arzdadır, arzdan çıktı.

s. 1. pl. ارضات , ارضون A land, region, country, territory. 2. The soil (of a country). 3. pl. اراضی A plot of land. 4. The earth, the terraqueous globe.

s. (pl. عروض اعراض،) 1. Width, breadth. 2. Latitude. 3. The broadside of a thing. 4. The midst, the course, middle parts of a long thing. 5. A mountain; a mountain slope. 6. A bank of clouds. 7. An army. 8. A review; a parade. 9. A representation, a petition.

vn. & s. A presenting, offering, submitting, representing, a thing.