(f. i.) : 1) kanad. (bkz. : bâl, cenah). 2) yelek, kuş kanadının büyük tüyleri, (bkz. : rîş). Şeb-per : gece uçan; yarasa, (bkz : huffâş, şeb-pere).

(f. i.) : (bkz. : per, tâir, tayyar).

(f. s.) : 1) dolu. (bkz. : mem10, leb-â-lep). 2) çok fazla. 3) sahip, mâlik, [bu kelime ile 'birleşik kelimeler yapılır] . Pür-dîl : yürekli, cesur. Pür-sûz : çok yanık; çok yakıcı. gibi.

i. fa. Kanat, cenâh. ekseriya mürâdifi olan “bâl” ile birlikte kullanılır: perr ü bâli dökülmüş bir kuş. ≡ sıf. fa. Uçan, uçucu, tâyir: شب پر şeb-perr = gece uçan. n.

i. fa. 1. Koca, yaşlı adam, ihtiyar; pîr-i fâni = pek yaşlı ve zayıf ihtiyar. 2. Bir tarikatın vâzıı veya mensûbün-ileyhi: muhammed bahâüddîn hazretleri tarîkat-i nakşibendî’nin pîridir. 3. Esnâftan bir tâifenin mensûbün ileyhi addolunan zât: hazret-i nuh (aleyhi’s-selâm) gemicilerin, hallâc-ı mansûr hallâcların pîridir. || pîr ol! Aferin sana! Manasıyla ekseriya makâm-ı istihzâda müsta‘meldir.

sıf. fa. Dolu, memlû. n. – mürekkep sıfatlar yani vasf-ı terkîbîler teşkil edip doluluk ve kesret beyân eder: پر خون pür-hûn = kan ile dolu; پر غضب pür-gadab = gadabı ziyâde; عناد پر pür-inâd = inadı çok.

s. 1. A feather. 2. Any feathery appendage; as, a tentacle, etc. 3. A wing. 4. The arm and hand. 5. A sail of a windmill. 6. A paddle of a water-wheel; a cog; a spoke of a wheel. 7. A ray of light. 8. A leaf. 9. (in compounds) a. Flying; that flies. 10. The act of flying.

s. A whirring sound.

a. 1. Full, filled. 2. Much, abundant. 3. Numerous. 4. Frequent.