s. (pl. انقاض) The old material of a demolished building, etc.; any kind of marine stores.

اَلنَّقْضُ [en-nakd] (nûn’un fethi ve kâf’ın sükûnuyla) Binâyı yâhûd ipi veyâhûd 'ahdi bozmak.

iz. ar. cm: enkâz. [lisânımızda yalnızca cem’i müsta’meldir.] ba. انقاض enkâz.

vn. & s. 1. A pulling or knocking to pieces; a demolishing. 2. A violating a promise, treaty, etc.; infraction.

اَلنُّقَضُ [en-nukad] (صُرَدٌ [surad] vezninde) Güreş fenninden bir fenn-i mahsûs ismidir.

iz. ar. Bozma, çözme, kırma, halel verme, bir akdin ke-en-lem yekün hükmüne konması: nakz-ı ahd; nakz-ı yemîn. || hk. Mahâkim-i ibtidâiyye veya istînâfiyyeden verilen kararın mahkeme-i temyîzce bozulması.

(a. i. c. : enkaz) : bina yıkıntısı, bina bozuntusu.

(a. zf.) : nakzederek, bozarak.

(a. c. : enkaz) : bina yıkıntısı.

اَلنُّكْدُ [en-nukd] (nûn’un zammı ve fethiyle) Az vergiye denir; yukâlu: عَطَاءٌ نُكْدٌ أَيْ قَلِيلٌ Ve نُكْدٌ [nukd] (nûn’un zammıyla) Sütü pek çok olan nâkalara denir. Bunda نُكْدٌ [nukd] نَكْدَاءُ [nekdâ’] kelimesinden cem’dir. Ve sütü olmayan nâkalara denmekle azdâddan olur. Ma’nâ-yı sânî İbn Fâris’ten menkûldür. Ma’nâ-yı evvel pek sütlü olmakla gûyâ ki sâ’ir nâkaların mu’âvenetini mâni’ olduğu mülâhazasına mebnîdir. Kâle fi’l-Esâs: نَاقَةٌ نَكْدَاءُ أَيْ لاَ لَبَنَ لَهَا وَإِبِلٌ نُكْدٌ وَيُقَالُ لِلْغِزَارِ نُكْدٌ لِئَلاَّ تُعَانَ Ve نُكْدٌ [nukd] Şol nâkalara denir ki yavruları durmamakla emzirmedikleri için sütleri çok olur ola; yukâlu: إِبِلٌ نُكْدٌ إِذَا كَانَتْ لاَ يَبْقَى لَهَا وَلَدُهَا فَيَكْثُرُ لَبَنُهَا لِأَنَّهَا لاَ تُرْضِعُ Bunun da müfredi نَكْدَاءُ [nekdâ’]dır.