اَلنَّهَارُ [en-nehâr] (سَحَابٌ [sehâb] vezninde) Tulû’-ı fecr ile şemsin gurûbu beyninde olan aydınlığa denir, 'alâ-kavlin şemsin tulû’undan gurûbuna kadar denir, Türkîde gündüz ve Fârisîde rûz denir. ‘İnde’l-ba’z ziyâ’-ı basarın intişâr ve iftirâkından neş’et eden vaktten ‘ibârettir ki zulmetin mündefi’ olup âfâkın rûşenliğinden 'ibârettir. Cem’i أَنْهُرٌ [enhur] gelir ve نُهُرٌ [nuhur] gelir zammeteynle. Ve 'inde’l-ba’z نَهَارٌ [nehâr] lafzı سَرَابٌ [serâb] ve عَذَابٌ ['azâb] kelimeleri gibi cem’lenmez; tekûlu: فَعَلْتُهُ نَهَارًا وَهُوَ ضِيَاءُ مَا بَيْنَ طُلُوعِ الْفَجْرِ إِلَى غُرُوبِ الشَّمْسِ أَوْ مِنْ طُلُوعِ الشَّمْسِ إِلَى غُرُوبِهَا أَوِ انْتِشَارُ ضَوْءِ الْبَصَرِ وَافْتِرَاقِهِ Pes kavl-i evvele göre يَوْمٌ [yevm] ile mürâdif olur ki gün ta’bîr ettiğimizdir. Ve sânîye göre gündüz dediğimizdir. Sâlise göre yine kavl-i evvele râci’dir.

اَلنَّهِيرُ [en-nehîr] كَثِيرٌ [kesîr] vezninde ve mürâdifi olarak müsta’meldir; yukâlu: شَيْءٌ نَهِيرٌ أَيْ كَثِيرٌ

s. The whole operation of slaughtering animals and boiling them down in the preparation of tallow and commercial dripping.

vn. & s. A bone’s moldering, decay.

اَلنَّخَرُ [en-nehar] (fethateynle) Bir nesne çürüyüp dağılmak; yukâlu: نَخِرَ الشَّيْءُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا بَلِيَ وَتَفَتَّتَ