مطلع (matla')
kelime https://kelime.com/arama/مطلع
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814 Firuzabadi (1814).مطلع.Ahmed Asım (çev.),Kamusu’l-Muhit. https://kelime.com/kelime/%D9%85%D8%B7%D9%84%D8%B9/6333548e101dea5b8e0ffb74-000000000000000000000000/os/tumu/kmt Firuzabadi."مطلع." Kamusu’l-Muhit, çev. Ahmed Asım,1814, kelime.com, https://kelime.com/kelime/%D9%85%D8%B7%D9%84%D8%B9/6333548e101dea5b8e0ffb74-000000000000000000000000/os/tumu/kmt Firuzabadi."مطلع." Kamusu’l-Muhit, çev. Ahmed Asım,İstanbul, 1814. Kelime.com. https://kelime.com/kelime/%D9%85%D8%B7%D9%84%D8%B9/6333548e101dea5b8e0ffb74-000000000000000000000000/os/tumu/kmt

اَلطُّلُوعُ [et-tulû’] (قُعُودٌ [ku’ûd] vezninde) ve اَلْمَطْلَعُ [el-matla’] (مَقْعَدٌ [mak’ad] vezninde) ve اَلْمَطْلِعُ [el-matli’] (مَنْزِلٌ [menzil] vezninde) Yıldız ve güneş zuhûr eylemek ma’nâsınadır ki doğmak ta’bîr olunur; yukâlu: طَلَعَ الْكَوْكَبُ وَالشَّمْسُ طُلُوعًا وَمَطْلَعًا وَمَطْلِعًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا ظَهَرَ Ve طُلُوعٌ [tulû’] Bir nesneye vâkıf olup bilmek ma’nâsına müsta’meldir, gûyâ ki o nesneye müsta’lî olmakla zabt eylemiş olur; yukâlu: طَلَعَ عَلَى الْأَمْرِ طُلُوعًا إِذَا عَلِمَهُ Ve nâgehânî çıkagelmek ma’nâsına müsta’meldir; tekûlu: طَلَعَ فُلاَنٌ عَلَيْنَا طُلُوعًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّالِثِ أَيْ أَتَانَا يَعْنِي هَجَمَ وَفَاجَأَ Ve عَنْ ile gâ’ib olmak ma’nâsına müsta’mel olur ki zıdd olur; yukâlu: طَلَعَ عَنْهُمْ إِذَا غَابَ Lâkin zıddiyyeti manzûrun fîhtir. Ve çocuğun dişleri yarıp uçları belirmek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَعَتْ سِنُّ الصَّبِيِّ إِذَا بَدَتْ شَبَاتُهَا Ve bir yere yetişmek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَعَ أَرْضَهُمْ إِذَا بَلَغَهَا Ve hurmânın tomurcuğu çıkıp görünmek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَعَ النَّخْلُ إِذَا خَرَجَ طَلْعُهُ Ve bir kimse kendi diyârına kasd ve 'azîmet eylemek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَعَ بِلاَدَهُ إِذَا قَصَدَهَا Ve yüksek mahalle çıkmak ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَعَ الْجَبَلَ وَطَلِعَ طُلُوعًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالرَّابِعِ إِذَا عَلاَهُ

Diğer Diller

tr: matla'

Çekim ve Türev
(Osmanlıca) Diğer Madde Başlıklarında (10)
مطلع (matla')
kelime https://kelime.com/arama/مطلع
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

اَلطُّلُوعُ [et-tulû’] (قُعُودٌ [ku’ûd] vezninde) ve اَلْمَطْلَعُ [el-matla’] (مَقْعَدٌ [mak’ad] vezninde) ve اَلْمَطْلِعُ [el-matli’] (مَنْزِلٌ [menzil] vezninde) Yıldız ve güneş zuhûr eylemek ma’nâsınadır ki doğmak ta’bîr olunur; yukâlu: طَلَعَ الْكَوْكَبُ وَالشَّمْسُ طُلُوعًا وَمَطْلَعًا وَمَطْلِعًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا ظَهَرَ Ve طُلُوعٌ [tulû’] Bir nesneye vâkıf olup bilmek ma’nâsına müsta’meldir, gûyâ ki o nesneye müsta’lî olmakla zabt eylemiş olur; yukâlu: طَلَعَ عَلَى الْأَمْرِ طُلُوعًا إِذَا عَلِمَهُ Ve nâgehânî çıkagelmek ma’nâsına müsta’meldir; tekûlu: طَلَعَ فُلاَنٌ عَلَيْنَا طُلُوعًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّالِثِ أَيْ أَتَانَا يَعْنِي هَجَمَ وَفَاجَأَ Ve عَنْ ile gâ’ib olmak ma’nâsına müsta’mel olur ki zıdd olur; yukâlu: طَلَعَ عَنْهُمْ إِذَا غَابَ Lâkin zıddiyyeti manzûrun fîhtir. Ve çocuğun dişleri yarıp uçları belirmek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَعَتْ سِنُّ الصَّبِيِّ إِذَا بَدَتْ شَبَاتُهَا Ve bir yere yetişmek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَعَ أَرْضَهُمْ إِذَا بَلَغَهَا Ve hurmânın tomurcuğu çıkıp görünmek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَعَ النَّخْلُ إِذَا خَرَجَ طَلْعُهُ Ve bir kimse kendi diyârına kasd ve 'azîmet eylemek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَعَ بِلاَدَهُ إِذَا قَصَدَهَا Ve yüksek mahalle çıkmak ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَعَ الْجَبَلَ وَطَلِعَ طُلُوعًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالرَّابِعِ إِذَا عَلاَهُ

مطلع (matli')
kelime https://kelime.com/arama/مطلع
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

اَلطُّلُوعُ [et-tulû’] (قُعُودٌ [ku’ûd] vezninde) ve اَلْمَطْلَعُ [el-matla’] (مَقْعَدٌ [mak’ad] vezninde) ve اَلْمَطْلِعُ [el-matli’] (مَنْزِلٌ [menzil] vezninde) Yıldız ve güneş zuhûr eylemek ma’nâsınadır ki doğmak ta’bîr olunur; yukâlu: طَلَعَ الْكَوْكَبُ وَالشَّمْسُ طُلُوعًا وَمَطْلَعًا وَمَطْلِعًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا ظَهَرَ Ve طُلُوعٌ [tulû’] Bir nesneye vâkıf olup bilmek ma’nâsına müsta’meldir, gûyâ ki o nesneye müsta’lî olmakla zabt eylemiş olur; yukâlu: طَلَعَ عَلَى الْأَمْرِ طُلُوعًا إِذَا عَلِمَهُ Ve nâgehânî çıkagelmek ma’nâsına müsta’meldir; tekûlu: طَلَعَ فُلاَنٌ عَلَيْنَا طُلُوعًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّالِثِ أَيْ أَتَانَا يَعْنِي هَجَمَ وَفَاجَأَ Ve عَنْ ile gâ’ib olmak ma’nâsına müsta’mel olur ki zıdd olur; yukâlu: طَلَعَ عَنْهُمْ إِذَا غَابَ Lâkin zıddiyyeti manzûrun fîhtir. Ve çocuğun dişleri yarıp uçları belirmek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَعَتْ سِنُّ الصَّبِيِّ إِذَا بَدَتْ شَبَاتُهَا Ve bir yere yetişmek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَعَ أَرْضَهُمْ إِذَا بَلَغَهَا Ve hurmânın tomurcuğu çıkıp görünmek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَعَ النَّخْلُ إِذَا خَرَجَ طَلْعُهُ Ve bir kimse kendi diyârına kasd ve 'azîmet eylemek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَعَ بِلاَدَهُ إِذَا قَصَدَهَا Ve yüksek mahalle çıkmak ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَعَ الْجَبَلَ وَطَلِعَ طُلُوعًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالرَّابِعِ إِذَا عَلاَهُ

مطلع (muttali')
kelime https://kelime.com/arama/مطلع
مطلع (muttala')
kelime https://kelime.com/arama/مطلع
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

اَلْمُطَّلَعٌ [el-muttala’] (teşdîd-i tâ’yla مُدَّخَرٌ [muddehar] vezninde) إِطِّلاَعٌ [ittilâ’]dan ism-i mekândır, إِطِّلاَعٌ [ittilâ’] olunacak semt ve mahalle denir. Bu münâsebetle bir işin şürû’ edecek ve teşebbüs ve temşît verecek münâsib semt ve mahalline ıtlâk olunur; yukâlu: مَا لِهَذَا الْأَمْرِ مُطَّلَعٌ أَيْ مَأْتًى يَعْنِي وَجْهٌ يُؤْتَى إِلَيْهِ Ve مُطَّلَعٌ [muttala’] Bir yüksek yerden aşağıya bakıp muttali’ olacak mevzi’e denir; ve minhu kavlu ‘Ömer radıyallâhu ‘anhu: “لَوْ أَنَّ لِي مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا لاَفْتَدَيْتُ بِهِ مِنْ هَوْلِ الْمُطَّلَعِ” Ya’nî “Hîta-i arzda kâ’in cemî’-i emvâl ü eşyâ’ benim olsa hevl-i مُطَّلَعٌ [muttala’]ı müşâhede eylememeğe mukâbili cemlesini verir idim.” Pes mevt ‘akibinde kendisine havâle ve müşrif ve müstevlî olan emr-i şedîd-i âhireti mevzi’-i إِطِّلاَعٌ [ittilâ’] olan mahall-i refî’ ü ‘âlîye teşbîh eylemiştir. Ve fi’l-hadîsi: “مَا نَزَلَ مِنَ الْقُرْآنِ آيَةٌ إِلاَّ لَهَا ظَهْرٌ وَبَطْنٌ وَلِكُلِّ حَرْفٍ حَدٌّ وَلِكُلِّ حَدٍّ مُطَّلَعٌ” أَيْ مَصْعَدٌ يُصْعَدُ إِلَيْهِ مِنْ مَعْرِفَةِ عِلْمِهِ Ya’nî “kur’ân-ı kerîm’den bir âyet nâzil olmadı illâ o âyet bir vech-i zâhirîyi ve bir vech-i bâtinîyi müştemildir. Ve her hurûfun bir haddi ve her haddinin bir muttala’ olacak semt ve mahalli vardır ki onu bilmek rütbesine o semt ve mahalden kasd ve mübâderet olunur.”

Osmanlıca Tüm Çekim ve Benzerlerde Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
Osmanlıca Tüm Madde Anlamlarında Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
MİSAFİR KULLANICI
  • 10 Sözlük İçinde Arama
  • 3 Kelime Günlük Sorgu
  • 2 Hassas Arama Sonucu
  • 2 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 2 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 2 Metinler İçerisinde bulma
  • 500 Karakter Günlük Çeviri
  • 2 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Yok
  • Kelime Kökeni Yok
  • Gelişmiş Filtre Yok
  • Reklam Gösterimi
ÜCRETSİZ KAYDOL
  • 25 Sözlük İçinde Arama
  • 5 Kelime Günlük Sorgu
  • 4 Hassas Arama Sonucu
  • 4 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 4 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 4 Metinler İçerisinde bulma
  • 1000 Karakter Günlük Çeviri
  • 3 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok
ABONE KURUMLAR
  • 50 Sözlük İçinde Arama
  • 250 Kelime Günlük Sorgu
  • Sınırsız Arama
  • Sınırsız Benzerlerde Arama
  • Sınırsız İçerisinde bulma
  • Sınırsız Metinlerde bulma
  • 10000 Karakter Günlük Çeviri
  • 100 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok