vn. & s. 1. Birds’ migrating. 2. Water’s failing in a well or spring.

s. Who or which habitually cuts, cuts through, or cuts off.

iz. cm. ar. fd: kâtı’. ba: قاطع kâtı’.

s. pl. 1. (no sing.) Silver coins, pieces of silver. 2. (pl. of قطع) Small flattish arrowheads. 3. (pl. of قطیع) Sticks of wood ready to be made into arrows. 4. (as 3) Small detachments from herds of cattle.

اَلْقُطُوعُ [el-kutû’] (رُجُوعٌ [rucû’] vezninde) قَطْعٌ [kat’] gibi suyu gemi ile yâhûd yüzmekle öte yakaya geçmek ma’nâsınadır, niteki zikr olundu. Ve قُطُوعٌ [kutû’] ve قِطَاعٌ [kitâ’] (kâf’ın kesri ve fethiyle) Kuyunun suyu tükenip soğumak ma’nâsınadır; yukâlu: قَطَعَ مَاءُ الرَّكِيَّةِ قُطُوعًا وَقِطَاعًا إِذَا ذَهَبَ Ve قُطُوعٌ [kutû’] ve قِطَاعٌ [kitâ’] Kuş kısmı yaylaktan kışlağa göçmek ma’nâsınadır; yukâlu: قَطَعَتِ الطَّيْرُ قُطُوعًا وَقِطَاعًا إِذَا خَرَجَتْ مِنْ بِلاَدِ الْبَرْدِ إِلَى بِلاَدِ الْحَرِّ Ve قِطَاعٌ [kitâ’] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) İsm olur, kendisiyle sevb ve meşin makûlesi kesilecek âlete denir, قَاطِعٌ [kâti’] gibi, ke-mâ se-yuzkeru. Ve akçelere ıtlâk olunur, دَرَاهِمُ [derâhim] ma’nâsına. Ve meyvenin kesimine denir; yukâlu: هَذَا زَمَنُ الْقِطَاعِ أَيِ الصِّرَامِ Bunda kâf’ın fethiyle de câ’izdir.

iz. ar. 1. Kesme, kat’. n. 2. rt. [hendesede] dâirenin iki kutruyla bunların arasındaki kavsin teşkil ettikleri müselles (üçgen) ki dâirenin bir kısmıdır: kuttâ’-ı dâire.

(a. i.) : 1) kat’etme, kes me. 2) geo. dâireden bir kıt’a, bir parça, bir kes me, fr. segment. kıtâ-ı dâire geo. dâire parçası, dâire kesmesi.

(a. s.) : 1) daha (en, pek, çok) kat’eden, edici, kesici. 2) g. s. kâğıtları oymak suretiyle dantel gibi süslü yapraklar yapan sanatkâr.

(a. s. kâtı’ın c.) : kat ediciler, kesiciler, kesenler.

s. 1. Date-cutting; also, the season for cutting dates from their trees. 2. (kıtâ‘ only) A knife or any cutting instrument; a cutter.