اَلْقَذْيُ [el-kazy] (رَمْيٌ [remy] vezninde) Kuraklık sebebiyle kavm ve cemâ’at âbâdânlığa gelmek ma’nâsınadır; yukâlu: قَذَتْ قَاذِيَةٌ قَذْيًا إِذَا قَدِمَتْ جَمَاعَةٌ Ve kızgın dişi hayvân erkek talebinde harâret-i şehvetinden nâşî rahiminden مَذْيٌ [mezy] tarzında beyâz nesne ihrâc eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: قَذَتِ الشَّاةُ إِذَا أَلْقَتْ بَيَاضًا مِنْ رَحِمِهَا حِينَ تُرِيدُ الْفَحْلَ Ve bu nesne erkek hayvândan zuhûr ederse تَمَذِّي [temezzî] ve dişiden zuhûr ederse تَقَذِّي [tekazzî] ıtlâk olunur ki مَذْيٌ [mezy] menzilindedir.

اَلْقَذَى [el-kazâ] (عَصَا ['asâ] vezninde) ve اَلْقَذَيَانُ [el-kazeyân] (fetehâtla) Bir adamın gözüne çörçöp makûlesi düşmek ma’nâsınadır; yukâlu: قَذِيَتْ عَيْنُهُ قَذًى وَقَذَيَانًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا وَقَعَ فِيهَا الْقَذَى Ve قَذَى [kazâ] ve قَذَيَانٌ [kazeyân] ve قَذْيٌ [kazy] (رَمْيٌ [remy] vezninde) ve قُذِيٌّ [kuziyy] (عُتِيٌّ ['utiyy] vezninde) Göze mesned olur ki göz kendi içine düşen çirk ve çapak makûlesini çabalayarak taşra atmak ma’nâsınadır; yukâlu: قَذَتْ عَيْنُهُ قَذْيًا وَقَذَيَانًا وَقُذِيًّا وَقَذًى مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَذَفَتْ بِالْغَمَصِ وَالرَّمَصِ Ve 'Arablar “Filân züll ve zulm ve hakâreti hazm edip müdâfa’a ve mücâdele eylemeyip sâkit ve epsem olur” diyecek yerde “هُوَ يُغْضِي عَلَى الْقَذَى” derler, asl ma’nâsı “Gözüne düşen çörçöp içinde olarak gözünü kapayıp yumar” demektir.

s. A mote, a speck of dirt.

a. (fem. قذیە) Into which a mote has fallen.