Eskimek.

Önce gelmek.

Eski zamanlar, geçmiş zamanlar, kıdem. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; eski olma, ezeli olma [allah için], kıdemlilik, eskime, hatırlanamayacak kadar eski olma, eskilik.

Eski zamanlar, geçmiş zamanlar, eski zaman.

Eski zamanlar, geçmiş zamanlar, eski olma, ezeli olma [allah için], kıdem.

Ayak, adım. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; bir şeyin alt kısmı, pa, cesaret, insanın hayır ve şerden yapmış olduğu, foot, 30,48 cm.lik ölçüm birimi, hayır veya şerde önde olma.

(a. i.) : 1) kadîm olma, eskilik, bir işte eskilik. 2) zamanca, me’mûriyetçe, rütbece eskilik. 3) başlangıcı olmıyacak kadar eskilik, ["kıdem", Allah’ın aslî sıfatlarındandır]

(a. c. : akdâm) : 1) ayak. (bkz. : pâ). 2) adım. (bkz. : hatve). 3) yarım arşın uzunluğunda bir ölçü. 4) uğur. Hoj-ka-dem : 1) uğurlu; 2) i. eskiden saraylarda bâzı cariyelere takılan ad. Sâbit-kadem : sebat eden, devam eden, sürekli.

Öne geçirmek, على tercih etmek, önüne koymak, teklif etmek, sunmak, takdim etmek, öne almak. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; على önüne geçirmek, için) ayırmak, (الى, ل) sunmak, (الى, ل) teslim etmek, sınava girmek, (الى, ل) tanıştırmak, önce gelmek, ilerlemek, [saat] ileri gitmek, (içecekleri) الشَّايَ مِنَ الجَدِيدِ tazelemek, gelişmek, önermek, yeğlemek, اِلَى فُلاَن لِلتَّصْدِيق onaylatmak, ileri gitmek, قَائِمَة المُرَشَّحِين adayların lisesini verdi, اِسْتِقَالَتِهِ لِرَئِيس الوُزَرَاء başbakana istifasını verdi, ileri sürmek, َعَطَاءً bir teklif sunmak, ortaya atmak, arzetmek, göstermek, sergilemek, teşhir etmek, yaklaştırmak, önceden yollamak, hediye vermek, dilekçe vermek, ibraz etmek, tartışmaya açmak.

عَلَى، إِلَى varmak, gelmek, ulaşmak, varmak.