i. 1. Zarf, gılâf, mahfaza: saat kabı, bıçak kabı, sümüklü böcek kabı, mektup kabı. 2. Örtü, yüz, pûşîde, lifâfe: kürk kabı. 3. Kapak, cilt: kitap kabı. 4. Su ve yemek vesâire vaz’ına mahsus evânî, ev’iye, çanak vesâire: mutfak kapları; yağ için kap getirdiniz mi? 5. Sahan, tabak, bir yemek vaz’ olunan kaplar, inâ’: üç kap yemek. 6. Çuval, torba, fıçı ve her nevi vâsıta-i hıfz ve nakil: saman için, sirke için kabımız yoktur.

i. 1. Zarf, gılâf, mahfaza: saat kabı, bıçak kabı, sümüklü böcek kabı, mektup kabı. 2. Örtü, yüz, pûşîde, lifâfe: kürk kabı. 3. Kapak, cilt: kitap kabı. 4. Su ve yemek vesâire vaz’ına mahsus evânî, ev’iye, çanak vesâire: mutfak kapları; yağ için kap getirdiniz mi? 5. Sahan, tabak, bir yemek vaz’ olunan kaplar, inâ’: üç kap yemek. 6. Çuval, torba, fıçı ve her nevi vâsıta-i hıfz ve nakil: saman için, sirke için kabımız yoktur.

i. 1. Zarf, gılâf, mahfaza: saat kabı, bıçak kabı, sümüklü böcek kabı, mektup kabı. 2. Örtü, yüz, pûşîde, lifâfe: kürk kabı. 3. Kapak, cilt: kitap kabı. 4. Su ve yemek vesâire vaz’ına mahsus evânî, ev’iye, çanak vesâire: mutfak kapları; yağ için kap getirdiniz mi? 5. Sahan, tabak, bir yemek vaz’ olunan kaplar, inâ’: üç kap yemek. 6. Çuval, torba, fıçı ve her nevi vâsıta-i hıfz ve nakil: saman için, sirke için kabımız yoktur.

اَلْقَابُ [el-kâb] (نَابٌ [nâb] vezninde) Yayın kabzasıyla çile mahalli olan iki köşenin aralığına denir. Her yayda iki قَابٌ [kâb] olur. Ve قَابٌ [kâb] Mikdâr ma’nâsınadır.

اَلْقَابُ [el-kâb] (نَابٌ [nâb] vezninde) Yayın kabzasıyla çile mahalli olan iki köşenin aralığına denir. Her yayda iki قَابٌ [kâb] olur. Ve قَابٌ [kâb] Mikdâr ma’nâsınadır.

s. A cover, envelope, vessel, or receptacle of any kind.

s. A space, distance.

اَلْقَابُ [el-kâb] ve اَلْقِيبُ [el-kîb] (kâf’ın fethi ve kesriyle) Yay hânesi ki yayın kabzasıyla toncun eğrisi mâ-beynidir; her yayın iki قَابٌ [kâb]ı vardır; tekûlu: بَيْنَهُمَا قَابُ قَوْسٍ وَقِيبُ قَوْسٍ وَقَادُ قَوْسٍ وَقَيْدُ قَوْسٍ أَيْ قَدْرُ قَوْسٍ Ve ba’zılar eyitti: Bârî ta’âlânın ﴿فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى﴾ (النجم 9) buyurduğu kavlinde murâd قَابَيْ قَوْسٍ dir, kalb olunmuştur.