vn. & s. Mutual, or opposing action.

اَلْفَعَالُ [el-fa’âl] (fâ’nın fethi ile) Kerem ma’nâsına. Ve فَعَالٌ [fa’âl] Masdar dahi gelir, ذَهَابًاذَهَبَ gibi.

فَعَالِ [fe’âli] (قَطَامِ [katâmi] vezninde) İsm-i fi’l-i emrdir إِفْعَلْ ma’nâsına. Ve şol فُعَالَةٌ [fu’âlet] ki ثُمَامَةٌ [sumâmet] veznindedir, 'Avf b. Mâlik nâm şâ’irin işbu: “تَعَرَّضَ ضَيْطَارُو فُعَالَةَ دُونَنَا” mısrâ’ında vâki’dir, huzâ’a kabîlesinden kinâyedir. Ve فُعَالَةٌ [fu’âlet] mef’ûliyyetten kinâyedir ki istihkârı müş’irdir. Ve ضَيْطَارُو kelimesinin aslı ضَيْطَارُونَ idi, izâfet sebebiyle nûn sâkıt oldu. Ve ضَيْطَارٌ [daytâr] kıçı büyük fürû-mâyeye denir.

s. pl. of فعل, q. v.

s. An act, deed; actions.

اَلْفَعَالُ [el-fe’âl] (سَحَابٌ [sehâb] vezninde) Fi’l-i hasenin ismidir ki güzel ve pesendîde iş demektir; yukâlu: أَتَى بِالْفَعَالِ أَيِ الْفِعْلِ الْحَسَنِ Ve cûd ve kereme ıtlâk olunur, 'alâ-kavlin hayr ve şerrde isti’mâl olunur, hayr ve hasene hâss değildir ve yalnız bir fâ’ilden sudûr eden fi’le mahsustur; iki fâ’ilden sudûr ederse فِعَالٌ [fi’âl] isti’mâl olunur fâ’nın kesriyle ki مُفَاعَلَةٌ [mufâ’alet]ten olur; yukâlu: فِيهِ السُّودَدُ وَالْفَعَالُ أَيِ الْكَرَمُ أَوْ يَكُونُ فِي الْخَيْرِ وَالشَّرِّ

sıf. ar. [fa‘ale’den imb.] Çok işleyen, çok iş gören, hiç durmayıp dâimâ fiil ve harekette bulunan: fa‘âl adamdır.

(a. s. fi’l’den.) : çok işliyen, dâima harekette bulunan; gayretli, çalışkan.

iz. cm.ar. fd: fi‘l. ba: فعل fi‘l. [“if‘âl” gibi.]

s. A constant, habitual actor, or worker; especially, God.