Farz, yükümlülük, çentik, pay, varsayım, görev, vazife. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; empoze, koyma, ev ödevi, uygulama, yükleme, sorumluluk, zorunluluk, mecburiyet, emir, tahmin, hipotez, kertmek, kertik, takdir, ödev, çentmek.

على zorunlu kılmak, kertmek. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; ayırmak, karara varmak, buyurmak, (الحِصَارَ ambargo) عَلَى koymak, (…olduğunu) أَنَّ varsaymak, gerektirmek, farz kılmak, çentmek, icap ettirmek, zorunlu tutmak, farz etmek, diş diş yapmak, yüklemek, varsaymak, oluk açmak, uygulamaya koymak, yiv açmak, zorlamak.

Çentik atmak. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; çentiklemek, çentik açmak, çentmek, kertmek, diş diş yapmak, oluk açmak, yiv açmak, yarık oluşturmak.

Çentiklenmek.

فرض

{لا فارض}: مسنة. {وفرضناها}: أنزلناها فرائض.