vn. & s. 1. A hand’s retaining the odor of a thing touched; a taint, an odor. 2. A being tainted with malice; secret malice.

s. (pl. اغمار) 1. Thirst. 2. (pl. غمور) Concealed hatred, malice.

اَلْغُمْرُ [el-gumr] ve اَلْغُمْرَةُ [el-gumret] (gayn’ların zammıyla) Za’ferâna denir.

s. 1. Drowning, suffocation in water. 2. (pl. غمور) Secret malice.

s. (pl. غمور غمار،) 1. Deep water. 2. The abyss of the deep. 3. A socket of a tooth. 4. a. (pl. غمور غمار،) Deep. 5. (as 4) Munificent. 6. (as 4) Fleet. 7. (as 4) Dark, obscure (night). 8. (as 4; also, gamer, and gumr; fem. غمرە) Stupid, unintelligent, or inexperienced.

اَلْغُمَرُ [el-gumer] (صُرَدٌ [surad] vezninde) Bir gûne kadeh-i sagîre, 'alâ-kavlin pek küçüğüne denir.

اَلْغَمْرُ [el-gamr] (تَمْرٌ [temr] vezninde) Çok suya denir; cem’i غِمَارٌ [gimâr] gelir ve غُمُورٌ [gumûr] gelir; yukâlu: دَخَلَ فِي غَمْرٍ أَيْ مَاءٍ كَثِيرٍ Ve :

اَلْغَمَرُ [el-gamer] (fethateynle) ve اَلْغَمْرَةُ [el-gamret] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) ve اَلْغُمَارَةُ [el-gumâret - el-gamâret] (gayn’ın zammı ve fethiyle) Bunlar da müzdehim nâsa ıtlâk olunur; tekûlu: دَخَلْتُ فِي غَمَرِ النَّاسِ وَغَمْرَتِهِمْ وَغَمَارَتِهِمْ وَغُمَارَتِهِمْ أَيْ فِي جَمَاعَتِهِمْ وَلَفِيفِهِمْ Ve غَمَرٌ [gamer] (fethateynle) Et râyihasına denir. Ve ele bulaşan zifirine denir. Ve bu ma’nâda masdar olur, tekûlu: غَمِرَتْ يَدِي غَمَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا عَلِقَ بِهَا دَسَمُ اللَّحْمِ Ve غَمَرٌ [gamer] Derûnda mün’akid hıkd ve kîneye denir; gayn’ın kesriyle de câ’izdir. Cem’i غُمُورٌ [gumûr] gelir; yukâlu: فِي قَلْبِهِ غَمَرٌ وَغَمِرٌ أَيْ غِلٌّ وَحِقْدٌ Ve غَمَرٌ [gamer] Masdar olur, derûnda kîn tutmak ma’nâsınadır; yukâlu: غَمِرَ صَدْرُهُ غَمَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا غَلَّ

غَمْرٌ [gamr] Kerîm ve vâsi’ü’l-huluk deryâ-dil adama ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ غَمْرٌ أَيِ الْكَرِيمُ الْوَاسِعُ الْخُلُقِ Ve deryânın engin yerine denir. Ve yüğrük cins ata ıtlâk olunur; بَحْرٌ [bahr] gibi; yukâlu. فَرَسٌ غَمْرٌ أَيْ جَوَادٌ Ve her tarafı vâsi’ ve vâfir libâsa ıtlâk olunur; yukâlu: ثَوْبٌ غَمْرٌ أَيْ سَابِغٌ Ve müzdehim olan cemâ’at-i nâsa ıtlâk olunur; tekûlu: دَخَلْتُ فِي غِمَارِ النَّاسِ وَغَمْرِهِمْ أَيْ جَمَاعَتِهِمْ وَلَفِيفِهِمْ Ve aslâ umûr ve ahvâl-i cihâna tecribesi sebk eylememiş nâdân ve hâm-kâr adama ıtlâk olunur; yukâlu: فُلاَنٌ غَمْرٌ أَيْ غَيْرُ مُجَرَّبٍ لِلْأُمُورِ Bu ma’nâda gayn’ın harekât-ı selâsı ve fethateynle lügattır. Ve غَمْرٌ [gamr] hâlid b. Yezîd b. Mu’âviye’nin kılıcı ismidir. Ve Cahhâf b. hakîm nâm kimsenin feresi ismidir. Ve Mekke’de bir kadîm kuyu adıdır. Ve Mekke’ye iki merhale mesâfede bir mevzi’ adıdır. Ve Yemâme’de bir su adıdır. Ve tayyi’ kabîlesi yurdunda bir mevzi’dir. Ve bir recül ismidir. Ve غَمْرُ الرِّدَاءِ [gamru’r-ridâ’] ve غَمْرُ الْخُلُقِ [gamru’l-huluk] (hâ’nın zammıyla) Be-gâyet mün’im ve kerîm ve kesîrü’l-ihsân adama ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ غَمْرُ الرِّدَاءِ وَغَمْرُ الْخُلُقِ أَيْ كَثِيرُ الْمَعْرُوفِ سَخِيٌّ بَيْنَ الْغُمُورَةِ مِنْ قَوْمٍ غِمَارٍ وَغُمُورٍ Şârih der ki mü’ellif bunda teşvîş eyledi, zîrâ غَمْرُ الرِّدَاءِ [gamru’r-ridâ’] sehî ve kesîrü’l-ihsân ve غَمْرُ الْخُلُقِ [gamru’l-huluk] deryâ-dil vâsi’ü’l-huluk adama ıtlâk olunur. Ve غَمْرٌ [gamr] Masdar olur, bir yeri yâhûd bir nesneyi su basıp bürümek ma’nâsına; yukâlu: غَمَرَهُ الْمَاءُ غَمْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا غَطَّاهُ

vn. & s. Water’s covering and concealing a thing.