(a. i. c. : a’yâr) : eşek. (bkz. : himâr).

اَلْعَيْرُ [el-'ayr] (غَيْرٌ [gayr] vezninde) Mutlakan eşeğe denir, حِمَارٌ [himâr] gibi. Ba’dehu hımâr-ı vahşîde gâlib oldu. Cem’i أَعْيَارٌ [a’yâr] gelir ve عِيَارٌ ['iyâr] gelir 'ayn’ın kesriyle ve عُيُورٌ ['uyûr] ve عُيُورَةٌ [‘uyûret] gelir ‘ayn’ların zammıyla ve مَعْيُورَاءُ [ma’yûrâ’] gelir, مَشْيُوخَاءُ [meşyûhâ’] gibi; cem’ü’l-cem’i عِيَارَاتٌ gelir 'ayn’ın kesriyle. Ve عَيْرٌ ['ayr] Ortası yumru ve domalıç olan kemiğe ıtlâk olunur.

اَلْعَيْرُ [el-'ayr] (غَيْرٌ [gayr] vezninde) Mutlakan eşeğe denir, حِمَارٌ [himâr] gibi. Ba’dehu hımâr-ı vahşîde gâlib oldu. Cem’i أَعْيَارٌ [a’yâr] gelir ve عِيَارٌ ['iyâr] gelir 'ayn’ın kesriyle ve عُيُورٌ ['uyûr] ve عُيُورَةٌ [‘uyûret] gelir ‘ayn’ların zammıyla ve مَعْيُورَاءُ [ma’yûrâ’] gelir, مَشْيُوخَاءُ [meşyûhâ’] gibi; cem’ü’l-cem’i عِيَارَاتٌ gelir 'ayn’ın kesriyle. Ve عَيْرٌ ['ayr] Ortası yumru ve domalıç olan kemiğe ıtlâk olunur.

اَلْعِيرُ [el-'îr] ('ayn’ın kesriyle) Kârbâna denir, قَافِلَةٌ [kâfilet] ma’nâsına ve bu mü’ennestir. 'Alâ-kavlin zahîre götüren develere denir; müfredi lafzından yoktur. Ve 'alâ-re’yin mutlakan zahîre götüren dâbbelere denir, gerek deve gerek sâ’ir devâbb olsun; cem’i عِيَرَاتٌ ['iyerât] gelir, عِنَبَاتٌ ['inebât] vezninde, yâ’nın sükûnuyla da câ’izdir.

s. 1. (fem. عیرە; pl. عیار اعیار، عیورە، عیور، عیرە، pl. pl. عیرات عیارات،). The ass, asinus vulgaris; asinus onager. 2. (pl. اعیار) A midrib of a leaf; any prominent ridge on a flat surface. 3. (dual عیران obl. عیرین) Each of the long muscles of the back, on either side of the spinal column. 4. The tragus of the ear, with the adjacent part of the helix.

s. (pl. عیرات) A caravan of loaded beasts.