اَلْأَعْيَارُ [el-a’yâr] (hemzenin fethi ve ‘ayn’ın sükûnuyla) ve اَلْمَعْيُورَاءُ [el-ma’yûrâ’] (mîm’in fethi ve 'ayn’ın sükûnu ve elifin meddiyle) ve اَلْعُيُورَةُ [el-'uyûret] (zammeteynle) فَحْلٌ [fahl] ve فُحُولَةٌ [fuhûlet] gibi. Bunların üçü dahi cem’dir, hımârlar ma’nâsına. Ve عَيْرُ الْعَيْنِ ['ayru’l-'ayn] Göz kapağına derler; ve minhâ kavluhum: فَعَلْتُ ذَلِكَ قَبْلَ عَيْرٍ وَمَا جَرَى أَيْ قَبْلَ لَحْظِ الْعَيْنِ Ebû 'Ubeyde eyitti: فَعَلْتُ derler أَفْعَلُ demezler; ve yukâlu: مَا أَدْرِي أَيُّ مَنْ ضَرَبَ الْعَيْرَ هُوَ أَيْ أَيُّ النَّاسِ هُوَ فَيَكُونُ ضَرَبَ الْعَيْنَ كِنَايَةٌ عَنْهُ أَيْ عَنِ النَّاسِ Ve عَيْرٌ ['ayr] Kavmin ulusuna dahi derler; yukâlu: عَيْرُ الْقَوْمِ سَيِّدُهُمْ ve minhu kavluhum: “عَيْرٌ بِعَيْرٍ وَزِيَادَةُ عَشَرَةٍ” Ve bunun beyânı budur ki kaçan Benî Umeyye’de bir halîfe vefât etse yerine gelen halîfe 'askerin vezâ’ifine on akçe terakkî ederdi, ya’nî halîfe halîfeye mukâbildir on akçe fazlasıyla. Ve عَيْرٌ ['ayr] Kazığa dahi derler, وَتِدٌ [vetid] ma’nâsına. Ve عَيْرٌ ['ayr] Medîne-i münevverede bir dağın ismidir. Ve fi’l-hadîsi:”أَنَّهُ حَرَّمَ مَا بَيْنَ عَيْرٍ إِلَى ثَوْرٍ”Ve عَيْرُ النَّصْلِ ['ayru’n-nasl] Temrenin ortasında olan yumru yeri. Ve küreğin dahi orta yerinde olan yumru yerine عَيْرُ الْكَتِفِ ['ayru’l-ketif] derler. Ve ayağın üzerinde olan yüksek yerine عَيْرُ الْقَدَمِ ['ayru’l-kadem] derler. Ve kulağın içinde olan yumruca yere عَيْرُ الْأُذُنِ ['ayru’l-uzun] derler. Ve kâgıdın ortasında olan hatta عَيْرُ الْوَرَقَةِ ['ayru’l-verakat] derler. Ve güvercine benzer bir kuşa عَيْرُ السَّرَاةِ ['ayru’s-serât] derler. Ve şol yerde ki hayr olmaya “هُوَ كَجَوْفِ الْعَيْرِ” derler, zîrâ عَيْرٌ [‘ayr] hımâr ma’nâsınadır. Ve hımârın cevfinden intifâ’ olunur nesne yoktur. Ba’zılar eyitti: Bunun aslı “أَخْلَى مِنْ جَوْفِ الْحِمَارِ” dedikleri kavlleridir. Ba’zılar eyitti: عَيْرٌ ['ayr] bu makâmda طَبْلٌ [tabl] ma’nâsınadır. Ve عَيْرٌ ['ayr] Yeryüzünde gitmeğe dahi derler; yukâlu: عَارَ فِي الْأَرْضِ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا ذَهَبَ فِي الْأَرْضِ Ve عَيْرٌ ['ayr] At o yana bu yana seğirtmektir, merahından; yukâlu: عَارَ الْفَرَسُ إِذَا انْفَلَتَ وَذَهَبَ هَهُنَا وَهَهُنَا مِنْ مَرَحِهِ Ve عَيْرٌ ['ayr] Bir kavmi ifsâd etmeğe dahi derler; yukâlu: عَارَ الرَّجُلُ فِي الْقَوْمِ يَضْرِبُهُمْ مِثْلُ عَاثَ
- "عير" kelimesini bütün sözlüklerde listele
- "عير" kelimesi için başka anlamlar ekle
- "عير" kelimesinin anlamını başka dillere çevirin
tr: ayr
اَلْعِيرُ [el-'îr] ('ayn’ın kesri ve meddiyle) Şol devedir ki üzerine terike tahmîl olunur.
- 10 Sözlük İçinde Arama
- 3 Kelime Günlük Sorgu
- 2 Hassas Arama Sonucu
- 2 Benzerlerde Arama Sonucu
- 2 Anlamlar İçerisinde bulma
- 2 Metinler İçerisinde bulma
- 500 Karakter Günlük Çeviri
- 2 Kelime Günlük Çözümle
- Kelime Özellikleri Yok
- Kelime Kökeni Yok
- Gelişmiş Filtre Yok
- Reklam Gösterimi
- 25 Sözlük İçinde Arama
- 5 Kelime Günlük Sorgu
- 4 Hassas Arama Sonucu
- 4 Benzerlerde Arama Sonucu
- 4 Anlamlar İçerisinde bulma
- 4 Metinler İçerisinde bulma
- 1000 Karakter Günlük Çeviri
- 3 Kelime Günlük Çözümle
- Kelime Özellikleri Var
- Kelime Kökeni Var
- Gelişmiş Filtre Var
- Reklam Gösterimi Yok
- 50 Sözlük İçinde Arama
- 250 Kelime Günlük Sorgu
- Sınırsız Arama
- Sınırsız Benzerlerde Arama
- Sınırsız İçerisinde bulma
- Sınırsız Metinlerde bulma
- 10000 Karakter Günlük Çeviri
- 100 Kelime Günlük Çözümle
- Kelime Özellikleri Var
- Kelime Kökeni Var
- Gelişmiş Filtre Var
- Reklam Gösterimi Yok