(a. i. c. : akarîb) : 1) zehirli ve tehlikeli hayvancık. 2) saatin kısa ibresi. 3) astr. semânın kuzey yarım küresinde görülebilen büyük bir burç, lât. scorpius; fr. scorpion. 4) mec. insanı akrep gibi sokan kimse.

iz. ar. cm: akârib. [Arabîde müennestir.] 1. Kuyruğu ucunda zehirli iğnesi bulunan haşerâttan maruf hayvan-ı muzır ki, îrâs-ı mazarratta yılanın eşi sayılır: akrep soktu; akrep gibi sokar. 2. Saatin iki ibresinden kısası ki on iki saatte bir devredip saatleri gösterir. 3. ht. On iki burcun biri ki, şems teşrîn-i evvelde buna dâhil olur: burc-ı akreb. 4. mc. Akrep gibi gizliden ızrâr eden adam: ne akreptir.

اَلْعَقْرَبُ [el-'akreb] (جَعْفَرٌ [ca’fer] vezninde) Hevâmmdan ma’rûf mûzî cânver adıdır. Fârisîde kej-düm denir; Türkîsi olmayan esmâdandır. Ve bir Etrâkten “kuyruğu örü” diye mesmû’umuz oldu, “örü” demek kalkık ve yukarı demektir. Ve عَقْرَبٌ ['akreb] lafzı müzekker ve mü’ennes olur; şârih der ki te’nîsi gâlibdir. Ve عَقْرَبٌ ['akreb] 'Arabların papuçunda bir kayışa denir ki عَقْرَبٌ ['akreb] hey’etinde olur. Ve şol devâle denir ki bir tarafında toka olup kendisiyle atın kuskununu eyere bend ederler; Türkîde dahi 'akreb derler. Ve عَقْرَبٌ ['akreb] Felekte on iki burcdan bir burcun ismidir. Kevâkibleri عَقْرَبٌ ['akreb] şeklinde olmakla onunla tesmiye olunmuştur. Menâzil-i kamerden شَوْلَةٌ [şevlet] ve قَلْبٌ [kalb] ve زُبَانَى [zubânâ]yı müştemildir. Ve عَقْرَبٌ ['Akreb] 'Utbe b. Rahda el-gifârî nâm kimsenin feresi ismidir.

s. (pl. عقارب) 1. The scorpion. 2. The sign of the zodiac and the constellation Scorpio. 3. A whip-lash. 4. (alchemy) Sulphur. 5. The hour-hand of a clock, so named from its commonly ending in two prongs. 6. A disease in children.

اَلْعَقْرَبُ [el-'akreb] Ma’rûf cânverin ismidir. Ve gökte olan burûcun birinin dahi ismidir; cem’i اَلْعَقَارِبُ [el-'akârib] gelir, 'ayn’ın fethi ve râ’nın kesriyle. Ve عَقْرَبٌ ['akreb] Mü’ennes-i semâ’îdir. Ve onun ünsâsında عَقْرَبَةٌ ['akrebet] ve عَقْرَبَاءُ [‘akrebâ’] derler memdûden gayr-i munsarftır. Ve müzekkerine اُلْعُقْرُبَانُ [el-'ukrubân] derler 'ayn’ın zammıyla. Ve عُقْرُبَانٌ ['ukrubân] bir cânvere ıtlâk olunur ki onun uzun ayakları vardır ve kuyruğu عَقْرَبٌ ['akreb] kuyruğu gibi değildir.