طرف (taraf)
kelime https://kelime.com/arama/طرف
OS / GENEL OSMANLICA SÖZLÜĞÜ Komisyon. (t.y.).طرف.Genel Osmanlıca Sözlüğü. https://kelime.com/kelime/%D8%B7%D8%B1%D9%81/633354b3101dea5b8e10e522-633354b3661b5c15887ee98e/os/tumu/tumu Komisyon."طرف." Genel Osmanlıca Sözlüğü, t.y., kelime.com, https://kelime.com/kelime/%D8%B7%D8%B1%D9%81/633354b3101dea5b8e10e522-633354b3661b5c15887ee98e/os/tumu/tumu Komisyon."طرف." Genel Osmanlıca Sözlüğü, İstanbul, t.y. Kelime.com. https://kelime.com/kelime/%D8%B7%D8%B1%D9%81/633354b3101dea5b8e10e522-633354b3661b5c15887ee98e/os/tumu/tumu

(a. i. c. : etraf) : 1) yan, yön. 2) bölge, yer, memleket, ülke, kıt’a 3) [bir kimsenin] yanı. 4) tarafdarlık, sahip çıkma, koruma. 5) aralarında anlaşmazlık bulunan iki kişiden veya iki topluluktan her biri. Bî-taraf : tarafsız, hiç birtarafı tutmıyan.

Diğer Diller

tr: taraf

Çekim ve Türev
(Osmanlıca) Diğer Madde Başlıklarında (10)
طرف (tarf)
kelime https://kelime.com/arama/طرف
طرف (taref)
kelime https://kelime.com/arama/طرف
طرف (tirf)
kelime https://kelime.com/arama/طرف
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

اَلطَّرْفُ [et-tarf] (حَرْفٌ [harf] vezninde) Göze denir, عَيْنٌ [‘ayn] ma’nâsına. Ve bu fi’l-asl masdar olmakla vâhid ve cem’ olmağa salâhiyyeti için cem’lenmez. Ba’zılar ‘indinde طَرْفٌ [tarf] lafzı basarı câmi’ ism-i cins olmakla tesniye ve cem’lenmez, ‘alâ-kavlin أَطْرَافٌ [atrâf] üzere cem’lenir. Ve طَرْفٌ [tarf] Menâzil-i kamerden bir menzil ismidir. Ve o iki kevkebdir ki Esed sûretinin gözleri mesâbesindedir, onun için cebheden mukaddem tulû’ eder. Ve cebhe Esed sûretinin cebhesi yerindedir ki dört kevkebden 'ibârettir. Menzil-i mezbûr ehl-i takvîm beyninde طَرْفَةٌ [tarfet] ile müte’âreftir. Ve طَرْفٌ [tarf] El ile tabanca vurmak ma’nâsınadır; yukâlu: طَرَفَهُ طَرْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا لَطَمَهُ بِيَدِهِ Ve طَرْفٌ [tarf] Soyu pâk kişi-zâde adama denir; yukâlu: رَجُلٌ طَرْفٌ أَيْ كَرِيمٌ Ve her nesnenin gâyet ve müntehâsına denir; yukâlu: طَرْفُ الشَّيْءِ أَيْ مُنْتَهَاهُ Ve بَنُو طَرْفٍ [Benû tarf] Yemen’de bir kavm ve cemâ’attir. Ve طَرْفٌ [tarf] Sarf ve redd eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: طَرَفَهُ عَنْهُ طَرْفًا إِذَا صَرَفَهُ وَرَدَّهُ Ve göz kapağını yummak yâhûd kapaklarını oynatmak ma’nâsınadır; yukâlu: طَرَفَ بَصَرَهُ إِذَا أَطْبَقَ أَحَدَ جَفْنَيْهِ عَلَى الْآخَرِ أَوْ طَرَفَ بِعَيْنِهِ إِذَا حَرَّكَ جَفْنَيْهَا Ve tekûlu’l-'Arab: مَا بَقِيَتْ مِنْهُمْ عَيْنٌ تَطْرِفُ أَيْ مَاتُوا Ve bu kinâyedir. Ve göze bir nesne dokundurmakla yaşartmak ma’nâsınadır; yukâlu: طَرَفَ عَيْنَهُ إِذَا أَصَابَهَا بِشَيْءٍ فَدَمَعَتْ ve yukâlu: طُرِفَتْ عَيْنُهُ عَلَى الْمَجْهُولِ Şârih der ki mü’ellif bakmak ma’nâsından müsâmaha eyledi; yukâlu: طَرَفَتِ الْعَيْنُ إِذَا نَظَرَتْ Ve اَلطِّرْفُ [et-tirf] (tâ’nın kesriyle) Peder ve mâder taraflarından asîl ve kerîm olan dama denir; cem’i أَطْرَافٌ [atrâf] gelir; yukâlu: هُوَ طِرْفٌ أَيْ كَرِيمُ الطَّرَفَيْنِ Kezâlik iki baştan soy ve pâk-cins olan at ve sâ’ir hayvâna denir. Bunun cem’i طُرُوفٌ [turûf] gelir; yukâlu: فَرَسٌ طِرْفٌ وَخَيْلٌ طُرُوفٌ Ve hâssaten cinsi pâk küheylân ata denir, 'alâ-kavlin iki başı soy ata denir. Ve 'alâ-re’yin طِرْفٌ [tirf] erkek ata mahsûs vasf-ı hâstır, kısrağa ıtlâk olunmaz; cem’i طُرُوفٌ [turûf] ve أَطْرَافٌ [etrâf] gelir. Ve 'inde’l-ba’z طِرْفٌ [tirf] sâhibinin kısrağı dölünden yetiştirme olmayıp sonradan istitrâf ve istihdâs olunan ata denir; mü’ennesi طِرْفَةٌ [tirfet]tir. Ve طِرْفٌ [tirf] Henüz kapçığında olan nebât ve meyveye denir. Ve sonradan ve yeniden peydâ olunmuş mâla denir, ke-mâ se-yuzkeru; bunda tâ’nın zammıyla da lügattır. Ve şol kimseye denir ki bir adam ile ülfetten çabuk usanır olmakla şems-i 'asr gibi sohbet ve ülfette devâmı olmaya; yukâlu: فُلاَنٌ طِرْفٌ أَيْ لاَ يَثْبُتُ عَلَى صُحْبَةِ أَحَدٍ لِمَلَلِهِ Ve bir otlakta durmayıp otlaktan otlağa nakl eder olan erkek deveye denir; yukâlu: جَمَلٌ طِرْفٌ إِذَا كَانَ يَنْتَقِلُ مِنْ مَرْعًى إِلَى مَرْعًى Ve şerefî kadîm ve zâtî olmayıp hâdis ve 'arazî olan kimseye denir. Bu ma’nâda gûyâ ki كَتِفٌ [ketif] vezninde طَرِفٌ [tarif] lafzından muhaffeftir; yukâlu: رَجُلٌ طِرْفٌ فِي نَسَبِهِ أَيْ حَدِيثُ الشَّرَفِ Ve şol adama denir ki oynak gönüllü olmakla her gördüğü şey’e meyl ve ragbet edip kendisinin olmasını ârzû eder ola; yukâlu: رَجُلٌ طِرْفٌ أَيِ الرَّغِيبُ الْعَيْنِ لاَ يَرَى شَيْئًا إِلاَّ أَحَبَّ أَنْ يَكُونَ لَهُ Ve طِرْفُ الْحَدِيثِ [tirfu’l-hadîs] Şol hatuna denir ki hoş-sohbet ve şîrîn-zebân olmakla kelâmını işitenler bî-ihtiyâr âşüfte ve hâhiş-kâr olular; yukâlu: إِمْرَأَةٌ طِرْفُ الْحَدِيثِ أَيْ حَسَنَةُ الْحَدِيثِ يَسْتَطْرِفُهُ مَنْ سَمِعَهُ

طرف (tarf)
kelime https://kelime.com/arama/طرف
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

اَلطَّرْفُ [et-tarf] (حَرْفٌ [harf] vezninde) Göze denir, عَيْنٌ [‘ayn] ma’nâsına. Ve bu fi’l-asl masdar olmakla vâhid ve cem’ olmağa salâhiyyeti için cem’lenmez. Ba’zılar ‘indinde طَرْفٌ [tarf] lafzı basarı câmi’ ism-i cins olmakla tesniye ve cem’lenmez, ‘alâ-kavlin أَطْرَافٌ [atrâf] üzere cem’lenir. Ve طَرْفٌ [tarf] Menâzil-i kamerden bir menzil ismidir. Ve o iki kevkebdir ki Esed sûretinin gözleri mesâbesindedir, onun için cebheden mukaddem tulû’ eder. Ve cebhe Esed sûretinin cebhesi yerindedir ki dört kevkebden 'ibârettir. Menzil-i mezbûr ehl-i takvîm beyninde طَرْفَةٌ [tarfet] ile müte’âreftir. Ve طَرْفٌ [tarf] El ile tabanca vurmak ma’nâsınadır; yukâlu: طَرَفَهُ طَرْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا لَطَمَهُ بِيَدِهِ Ve طَرْفٌ [tarf] Soyu pâk kişi-zâde adama denir; yukâlu: رَجُلٌ طَرْفٌ أَيْ كَرِيمٌ Ve her nesnenin gâyet ve müntehâsına denir; yukâlu: طَرْفُ الشَّيْءِ أَيْ مُنْتَهَاهُ Ve بَنُو طَرْفٍ [Benû tarf] Yemen’de bir kavm ve cemâ’attir. Ve طَرْفٌ [tarf] Sarf ve redd eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: طَرَفَهُ عَنْهُ طَرْفًا إِذَا صَرَفَهُ وَرَدَّهُ Ve göz kapağını yummak yâhûd kapaklarını oynatmak ma’nâsınadır; yukâlu: طَرَفَ بَصَرَهُ إِذَا أَطْبَقَ أَحَدَ جَفْنَيْهِ عَلَى الْآخَرِ أَوْ طَرَفَ بِعَيْنِهِ إِذَا حَرَّكَ جَفْنَيْهَا Ve tekûlu’l-'Arab: مَا بَقِيَتْ مِنْهُمْ عَيْنٌ تَطْرِفُ أَيْ مَاتُوا Ve bu kinâyedir. Ve göze bir nesne dokundurmakla yaşartmak ma’nâsınadır; yukâlu: طَرَفَ عَيْنَهُ إِذَا أَصَابَهَا بِشَيْءٍ فَدَمَعَتْ ve yukâlu: طُرِفَتْ عَيْنُهُ عَلَى الْمَجْهُولِ Şârih der ki mü’ellif bakmak ma’nâsından müsâmaha eyledi; yukâlu: طَرَفَتِ الْعَيْنُ إِذَا نَظَرَتْ Ve اَلطِّرْفُ [et-tirf] (tâ’nın kesriyle) Peder ve mâder taraflarından asîl ve kerîm olan dama denir; cem’i أَطْرَافٌ [atrâf] gelir; yukâlu: هُوَ طِرْفٌ أَيْ كَرِيمُ الطَّرَفَيْنِ Kezâlik iki baştan soy ve pâk-cins olan at ve sâ’ir hayvâna denir. Bunun cem’i طُرُوفٌ [turûf] gelir; yukâlu: فَرَسٌ طِرْفٌ وَخَيْلٌ طُرُوفٌ Ve hâssaten cinsi pâk küheylân ata denir, 'alâ-kavlin iki başı soy ata denir. Ve 'alâ-re’yin طِرْفٌ [tirf] erkek ata mahsûs vasf-ı hâstır, kısrağa ıtlâk olunmaz; cem’i طُرُوفٌ [turûf] ve أَطْرَافٌ [etrâf] gelir. Ve 'inde’l-ba’z طِرْفٌ [tirf] sâhibinin kısrağı dölünden yetiştirme olmayıp sonradan istitrâf ve istihdâs olunan ata denir; mü’ennesi طِرْفَةٌ [tirfet]tir. Ve طِرْفٌ [tirf] Henüz kapçığında olan nebât ve meyveye denir. Ve sonradan ve yeniden peydâ olunmuş mâla denir, ke-mâ se-yuzkeru; bunda tâ’nın zammıyla da lügattır. Ve şol kimseye denir ki bir adam ile ülfetten çabuk usanır olmakla şems-i 'asr gibi sohbet ve ülfette devâmı olmaya; yukâlu: فُلاَنٌ طِرْفٌ أَيْ لاَ يَثْبُتُ عَلَى صُحْبَةِ أَحَدٍ لِمَلَلِهِ Ve bir otlakta durmayıp otlaktan otlağa nakl eder olan erkek deveye denir; yukâlu: جَمَلٌ طِرْفٌ إِذَا كَانَ يَنْتَقِلُ مِنْ مَرْعًى إِلَى مَرْعًى Ve şerefî kadîm ve zâtî olmayıp hâdis ve 'arazî olan kimseye denir. Bu ma’nâda gûyâ ki كَتِفٌ [ketif] vezninde طَرِفٌ [tarif] lafzından muhaffeftir; yukâlu: رَجُلٌ طِرْفٌ فِي نَسَبِهِ أَيْ حَدِيثُ الشَّرَفِ Ve şol adama denir ki oynak gönüllü olmakla her gördüğü şey’e meyl ve ragbet edip kendisinin olmasını ârzû eder ola; yukâlu: رَجُلٌ طِرْفٌ أَيِ الرَّغِيبُ الْعَيْنِ لاَ يَرَى شَيْئًا إِلاَّ أَحَبَّ أَنْ يَكُونَ لَهُ Ve طِرْفُ الْحَدِيثِ [tirfu’l-hadîs] Şol hatuna denir ki hoş-sohbet ve şîrîn-zebân olmakla kelâmını işitenler bî-ihtiyâr âşüfte ve hâhiş-kâr olular; yukâlu: إِمْرَأَةٌ طِرْفُ الْحَدِيثِ أَيْ حَسَنَةُ الْحَدِيثِ يَسْتَطْرِفُهُ مَنْ سَمِعَهُ

طرف (tarf)
kelime https://kelime.com/arama/طرف
OS / GENEL OSMANLICA SÖZLÜĞÜ

(a. i.) : 1) bakış. 2) göz ucu.

Osmanlıca Tüm Çekim ve Benzerlerde Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
Osmanlıca Tüm Madde Anlamlarında Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
MİSAFİR KULLANICI
  • 10 Sözlük İçinde Arama
  • 3 Kelime Günlük Sorgu
  • 2 Hassas Arama Sonucu
  • 2 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 2 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 2 Metinler İçerisinde bulma
  • 500 Karakter Günlük Çeviri
  • 2 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Yok
  • Kelime Kökeni Yok
  • Gelişmiş Filtre Yok
  • Reklam Gösterimi
ÜCRETSİZ KAYDOL
  • 25 Sözlük İçinde Arama
  • 5 Kelime Günlük Sorgu
  • 4 Hassas Arama Sonucu
  • 4 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 4 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 4 Metinler İçerisinde bulma
  • 1000 Karakter Günlük Çeviri
  • 3 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok
ABONE KURUMLAR
  • 50 Sözlük İçinde Arama
  • 250 Kelime Günlük Sorgu
  • Sınırsız Arama
  • Sınırsız Benzerlerde Arama
  • Sınırsız İçerisinde bulma
  • Sınırsız Metinlerde bulma
  • 10000 Karakter Günlük Çeviri
  • 100 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok