i. [ar. “tabk”dan - âhiri harekelenince gayn’a tahavvül eder.] 1. Az derin ve yayvan kap: yemek, sofra, muhallebi tabağı; çini, bakır, gümüş tabak. 2. Bir tabak dolusu şey: bir tabak yemek, bir tabak çilek, bir tabak muhallebi. 3. Lokantada müşteriye verilen yemek miktarı: bu lokantada acaba tabağı kaça? 4. Bir veya iki yapraktan ibâret kâğıt kıtası: bir tabak kâğıt [tabaka da denilir.]

i. [ar. “tabk”dan - âhiri harekelenince gayn’a tahavvül eder.] 1. Az derin ve yayvan kap: yemek, sofra, muhallebi tabağı; çini, bakır, gümüş tabak. 2. Bir tabak dolusu şey: bir tabak yemek, bir tabak çilek, bir tabak muhallebi. 3. Lokantada müşteriye verilen yemek miktarı: bu lokantada acaba tabağı kaça? 4. Bir veya iki yapraktan ibâret kâğıt kıtası: bir tabak kâğıt [tabaka da denilir.]

iz. ar. [müfâale bâbından ms. sânî] mutâbakat, uyma, uygunluk. n.

اَلطُّبَّاقُ [et-tubbâk] (زُنَّارٌ [zunnâr] vezninde) Bir cins şecerdir, Mekke dağlarında nâbit olur, şürben ve zımâden sümûma nâfi’ ve cereb ve حِكَّةٌ [hikket] ve hummâ-yı 'atîkalara ve sancı ve yarakân ve südde-i kebide müfîd ve şedîdü’l-ishândır, müfredâtta bunu غَافَثٌ [gâfes] ile ve ba’zı kütüb-i tıbbiyyede غَافَتٌ [gâfet] yerine isti’mâl olunur diye mersûmdur.

s. 1. (for A. طبق) A plate or dish; any flat, shallow vessel. 2. For A. دباغ, q. v.

s. pl. of طبق 1. Things which fit others; lids. 2. Plates; dishes; flat, shallow vessels. 3. Folds; strata.

vn. &. An agreeing, fitting, matching, conforming to; agreement, conformity.

اَلطِّبَاقُ [et-tibâk] (tâ’nın kesriyle) Birbiri üzerine olmak; yukâlu: اَلسَّمَوَاتُ طِبَاقٌ أَيْ بَعْضُهَا فَوْقَ بَعْضٍ Ve طِبَاقٌ [tibâk] Yer yüzüne 'âlî olan nesneye dahi derler.

اَلطُّبَّاقُ [et-tubbâk] (tâ’nın zammı ve bâ’nın teşdîdiyle) Bir ağacın ismidir ki ekseriyyâ Mekke-i müşerrefe dağlarında biter, şerbeti ve yakısı zehrlere ve hummâlara nâfi’dir.