ضلالة (dalâlet)
kelime https://kelime.com/arama/ضلالة

اَلضَّلَالُ [ed-dalâl] (dâd’ın fethiyle) ve اَلضَّلَالَةُ [ed-dalâlet] (kezâlik dâd’ın fethiyle) Azmak ki رَشَادٌ [reşâd]ın mukâbilidir; yukâlu: ضَلَلْتُ أَضِلُّ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Kâlallâhu ta’âlâ ﴿قُلْ إِنْ ضَلَلْتُ فَإِنَّمَا أَضِلُّ عَلَى نَفْسِي﴾ (سبأ، 50) فَهِذِهِ لُغَةٌ نَجْدٍ وَهِيَ الْفَصِيحَةُ وَأَهْلُ الْعَالِيَةِ يَقُولُونَ ضَلِلْتُ أَضَلُّ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve ضَلَالَةٌ [dalâlet] Hafâ ma’nâsına da gelir. Kâlallâhu ta’âlâ ﴿ءَإِذَا ضَلَلْنَا فِي الْأَرْضِ﴾ (السجدة، 10) أَيْ خَفِينًا Ve ضَلَالٌ [dalâl] Helâk ma’nâsına da gelir. Kâlallâhu ta’âlâ ﴿إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ﴾ (القمر، 47) أَيْ فِي هَلَاكٍ

Diğer Diller

tr: dalâlet

Çekim ve Türev
(Osmanlıca) Diğer Madde Başlıklarında (2)
ضلالة (dalâlet)
kelime https://kelime.com/arama/ضلالة
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

Mü’ellifin Basâ’ir’de beyânına göre ضَلَالٌ [dalâl] ve ضَلَالَةٌ [dalâlet] tarîk-i müstakîmden 'amden ev sehven ve kalîlen ev kesîren 'udûl eylemek ma’nâsına mevzû’dur. Ve umûr-ı sâ’irede hatâ’en ev 'amden 'udûl eylemekte dahi isti’mâl olunur. Ve gaflet ve nisyânda dahi müsta’meldir. Ve vech-i âher ile ضَلَالٌ [dalâl] iki kısma münkasım olur: Biri 'ulûm-ı nazariyyede olan ضَلَالٌ [dalâl]dir, ma’rifet-i vahdâniyyet ve ma’rifet-i nübüvvet makûlesinde olan ضَلَالٌ [dalâl] gibi ve biri ‘ulûm-ı ‘ameliyyede olan ضَلَالٌ [dalâl]dir, ma’rifet-i ahkâm-ı şer’iyyede olan ضَلَالٌ [dalâl] gibi. Ve إِضْلَالٌ [idlâl] dahi iki nev’dir: Biri budur ki sebebi ضَلَالٌ [dalâl] ola, meselâ bir nesne yitirmek gibi ve bir kimsenin ضَلَالٌ [dalâl]ına hükm eylemek bu kabîldendir. Ve birisi budur ki إِضْلَالٌ [idlâl] ضَلَالٌ [dalâl]e sebeb ola, bir adamı güm-râh eylemek gibi. Ve ba’zı hukemâdan menkûldür ki insânın isâbeti vech-i vâhidden ve dalâleti vücûh-ı kesîreden nâşî olur; zîrâ istikâmet ve savâb, nişâna musîb olan ok menzilindedir ve dalâlet cevânibine sâkıt olan yerindedir ki kesîrdir. İntehâ. Ve ضَلَالٌ [dalâl] ve ضَلَالَةٌ [dalâlet] Yol yitirmek ma’nâsınadır ki yol azmak ta’bîr olunur; tekûlu: ضَلِلْتُ الطَّرِيقَ كَمَلِلْتُ يَعْنِي مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَكَذَا يُقَالُ ضَلِلْتُ الدَّارَ وَالْمَنْزِلَ وَكُلَّ شَيْءٍ مُقِيمٍ لَا يُهْتَدَى لَهُ Ya’nî mutlakan sâbit ve ber-karâr olan bir nesnenin ki tarîk ve dâr makulesidir, yerini bilmeyip yâ varacak yolunu bulmadığın hînde ضَلِلْتُهُ dersin ki bâb-ı râbi’dendir. Ve o nesne kendi bilinmez ve bulunmaz olursa ضَلَّ عَنِّي dersin ki bâb-ı sânîdendir. Hulâsa zıdd-ı hidâyet ma’nâsından bâb-ı râbi’den ve sânîden vürûd eder. Ve tarîk ve menzil gibi sâbit olan nesnelerin mevzi’lerini bilmeyip azmak ve hatâ eylemek ma’nâsında yalnız bâb-ı râbi’den vürûd eder. Ve o makûle nesne bulunmaz oldukta bâb-ı sânîden عَنْ harfiyle vârid olur. Ve hayvân kısmı dahi sâbit menzilinde olmakla bunda dahi bâb-ı râbi’den îrâd olunur. Ve ضَلَالٌ [dalâl] ve ضَلَالَةٌ [dalâlet] Bir nesneyi yitirmek ve zâyi’ eylemek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: ضَلَّ فُلَانٌ اَلْبَعِيرَ وَالْفَرَسَ ضَلَالًا وَضَلَالَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا ذَهَبَا عَنْهُ Ve bir nesne zâyi’ olup yitmek ma’nâsınadır; yukâlu: ضَلَّ الْبَعِيرُ وَالْفَرَسُ ضَلَالًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالرَّابِعِ إِذَا ضَاعَ Ve bir kimse helâk olup vücûdu hâkisâr olmak ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: ضَلَّ الرَّجُلُ إِذَا مَاتَ وَصَارَ تُرَابًا وَعِظَامًا Ve gizlenip gâ’ib olmak ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: ضَلَّ الْمَاءُ فِي اللَّبَنِ إِذَا خَفِيَ وَغَابَ Ve unutmak ma’nâsınadır; yukâlu: ضَلَّ فُلَانًا إِذَا أُنْسِيَهُ ve minhu kavluhu ta’âlâ: ﴿فَعَلْتُهَا إِذًا وَأَنَا مِنَ الضَّالِّينَ﴾ تَنْبِيهٌ عَلَى أَنَّ ذَلِكَ سَهْوٌ Ve bir nesne yâ bir kimse elden çıkıp gitmek ma’nâsınadır; yukâlu: ضَلَّنِي فُلَانٌ أَيْ ذَهَبَ عَنِّي فَلَمْ أَقْدِرْ عَلَيْهِ

ضلالة (dalâlet)
kelime https://kelime.com/arama/ضلالة
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

اَلضَّلَالُ [ed-dalâl] ve اَلضَّلَالَةُ [ed-dalâlet] (dâd’ların fethiyle) ve اَلضَّلُّ [ed-dall] (dâd’ın fethi ve zammıyla) ve اَلضَّلْضَلَةُ [ed-daldalet] (زَلْزَلَةٌ [zelzelet] vezninde) ve اَلْأُضْلُولَةُ [el-udlûlet] (أُضْحُوكَةٌ [udhûket] vezninde) ve اَلضِّلَّةُ [ed-dillet] (dâd’ın kesriyle) ve اَلضَّلَلُ [ed-dalel] (fethateynle) Yol azgınlığına ve yolsuzluğa ve güm-râhlığa denir ki ismdir, hidâyet mukâbilidir; yukâlu: هُوَ فِي الضَّلَالِ وَالضَّلَالَةِ وَالضَّلِّ وَالضَّلْضَلَةِ وَالْأُضْلُولَةِ وَالضِّلَّةِ وَالضَّلَلِ أَيْ ضِدُّ الْهُدَى وَالرَّشَادِ Şârihin beyânına göre mü’ellif masdar ile ismi muhtelit eylemiştir, zîrâ ضَلَالٌ [dalâl] ile ضَلَالَةٌ [dalâlet] masdarlardır ve mâ-'adâsı ismlerdir. İntehâ. Lâkin ism olarak dahi isti’mâl olunurlar. Ve masdariyyet sûretinde azgın ve güm-râh olmak ma’nâsınadır ki yol azmak ma’nâsından me’hûzdur; tekûlu: ضَلَلْتَ يَا رَجُلُ كَزَلَلْتَ يَعْنِي مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَيُقَالُ ضَلِلْتَ كَمَلِلْتَ يَعْنِي مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ ضَلَالًا وَضَلَالَةً ضِدُّ اهْتَدَيْتَ

Osmanlıca Tüm Çekim ve Benzerlerde Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
Osmanlıca Tüm Madde Anlamlarında Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
MİSAFİR KULLANICI
  • 10 Sözlük İçinde Arama
  • 3 Kelime Günlük Sorgu
  • 2 Hassas Arama Sonucu
  • 2 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 2 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 2 Metinler İçerisinde bulma
  • 500 Karakter Günlük Çeviri
  • 2 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Yok
  • Kelime Kökeni Yok
  • Gelişmiş Filtre Yok
  • Reklam Gösterimi
ÜCRETSİZ KAYDOL
  • 25 Sözlük İçinde Arama
  • 5 Kelime Günlük Sorgu
  • 4 Hassas Arama Sonucu
  • 4 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 4 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 4 Metinler İçerisinde bulma
  • 1000 Karakter Günlük Çeviri
  • 3 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok
ABONE KURUMLAR
  • 50 Sözlük İçinde Arama
  • 250 Kelime Günlük Sorgu
  • Sınırsız Arama
  • Sınırsız Benzerlerde Arama
  • Sınırsız İçerisinde bulma
  • Sınırsız Metinlerde bulma
  • 10000 Karakter Günlük Çeviri
  • 100 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok