s. 1. The wooden seat of the framework of a camel-saddle. 2. The cornet of the mouth or of the jaw. 3. A complicated matter.

s. n. u. شجرە (pl. اشجار) Trees, shrubs.

Ağızın çıkış kısmı.

اَلشَّجَرُ [eş-şecer] (şîn’in ve cîm’in fethalarıyla) ve اَلشِّجَرُ [eş-şicer] (عِنَبٌ [‘ineb] vezninde) ve اَلشَّجْرَاءُ [eş-şecrâ’] (صَحْرَاءُ [sahrâ’] vezninde) ve اَلشِّيَرُ [eş-şiyer] (yâ-yı tahtiyye ile عِنَبٌ ['ineb] vezninde ki aslî yâhûd cîm’den mübeddeledir) Nebâtât-ı arziyyeden bi-nefsihi sâk üzere kâ’im olana denir, 'alâ-kavlin bi-nefsihi yükselip nemâ bulana denir, gerek hurde ve gerek ulu olsun ve gerek şitâya mukâvim olsun ve gerek şitâya mukâvemetten 'âciz olsun. Müfredleri hâ’yladır.

Kabak.

Olmak, meydana gelmek, belirmek.

Ağaç, çalılık.

(a. i. c. : eşcâr) : ağaç. (bkz. : dıraht).

Ağaçlık. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; orman, ağacı bol, ormanlık.

iz. ar. cm: eşcâr. Ağaç, diraht.