s. Pulmonary consumption.

اَلسَّلُّ [es-sell] (sîn’in fethi ve lâm’ın teşdîdiyle) Bir nesneyi çekip çıkarmak; tekûlu: سَلَلْتُ الشَّيْءَ أَسُلُّهُ سَلًّا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ

اَلصِّلُّ [es-sill] (sâd’ın kesriyle) Yılana denir, حَيَّةٌ [hayyet] ma’nâsına yâhûd ince ve sarı nev’ine denir ki pek şedîd olur, şârihin beyânına göre aslâ ona efsûn te’sîr eylemez imiş; yukâlu: لَدَغَتْهُ الصِّلُّ أَيِ الْحَيَّةُ أَوْ هِيَ الدَّقِيقَةُ الصَّفْرَاءُ Ve âfet ve dâhiyeye ıtlâk olunur; cem’i أَصْلَالٌ [aslâl]dır; ve minhu yukâlu: إِنَّهُ لَصِلُّ أَصْلَالٍ أَيْ دَاهٍ مُنْكَرٌ فِي الْخُصُومَةِ وَغَيْرِهَا Ve misl ve nazîr ma’nâsınadır. Ve kırn ve hemtâ ma’nâsınadır; yukâlu: هَذَا صِلُّ هَذَا أَيْ قِرْنُهُ Ve bir şecer adıdır. Ve kesici kılıca denir; cem’leri أَصْلَالٌ [aslâl]dır.

vn. A drawing forth from a sheath, etc.

(from A. سیل), s. 1. A torrent. 2. An inundation.

iz. ar. tıb. Beyne’l-avâm verem denilen illet-i mühlikenin ism-i mahsûsudur. Bu illet bedenin muhtelif azasında zuhûr ettiğinden, akciğerde zuhûr eden en umûmîsine “سل الرئه sillü’r-ri’e” gırtlakta zuhûr edenine “سل القصبه sillü’l-kasba” vesâire denilir.

i. [ar. سيل seyl’den. — سيل seyl dahi yazılır.] Yağmurdan birikip derelerde ve oyuk yerlerde muvakkaten şiddetle akan su: seller aktı; sel götürdü.

(a. i.) : 1) erime, (bkz. : zeveban). 2) hek. verem.

iz. ar. Yavaşca çekmek, sıyırmak: sell-i seyf etmek: [hemen yalnız bu tabîre mahsustur.]

s. 1. A raft. 2. A boat.