اَلرَّوْبُ [er-revb] (ثَوْبٌ [sevb] vezninde) ve اَلرُّؤُوبُ [er-ru’ûb] (قُعُودٌ [ku’ûd] vezninde) Süt uyuyup yoğurt olmak ma’nâsınadır; yukâlu: رَابَ اللَّبَنُ يَرُوبُ رَوْبًا وَرُؤُوبًا إِذَا خَثُرَ Ve رَوْبٌ [revb] Yoğurda denir, niteki رَائِبٌ [râ’ib] dahi denir; 'alâ-kavlin رَوْبٌ [revb] ve رَائِبٌ [râ’ib] yayıkta yayılıp yağı çıkmış süte denir ki koyusuna yine yoğurt ve sıvığına ayran ta’bîr olunur ki yağsız sâde olur. Ve رَوْبٌ [revb] ve رُؤُوبٌ [ru’ûb] Mütehayyir ve âşüfte olmak ma’nâsına isti’mâl olunur; yukâlu: رَابَ الرَّجُلُ رَوْبًا وَرُؤُوبًا إِذَا تَحَيَّرَ Ve çok yemekten yâhûd uyku basıp uyuklamak gibi 'ârızadan nâşî vücûd ayran gibi süst ve fâtir olmak ma’nâsınadır; 'alâ-kavlin uykudan beden ve dimâgı mümtelî ve galîz ve ser-girân kalkmak ma’nâsınadır ki mahmûr kalkması gibi olur. Yâhûd uyku sarhoşu olmak ma’nâsına isti’mâl olunur ki ziyâdesiyle uyku basıp uyumamakla yâhûd henüz uykuya varmış iken kalkmakla şûrîde-dimâg olmaktan 'ibârettir; yukâlu: رَابَ الرَّجُلُ إِذَا فَتَرَتْ نَفْسُهُ مِنْ شِبَعٍ أَوْ نُعَاسٍ أَوْ قَامَ خَاثِرَ الْبَدَنِ وَالنَّفْسِ أَوْ سَكِرَ مِنَ النَّوْمِ Ve pek yorulup fürû-mânde ve durgun olmak ma’nâsına isti’mâl olunur; yukâlu: رَابَ الرَّجُلُ إِذَا أَعْيَا Ve yalan söylemek ma’nâsınadır; yukâlu: رَابَ فُلاَنٌ إِذَا كَذَبَ Ve 'akl ve zihn şûrîde ve muhtelit olmak ma’nâsınadır; yukâlu: رَابَ الرَّجُلُ إِذَا اخْتَلَطَ عَقْلُهُ Ve 'Arablar filân kimseyi boşlayıp “Kendi hâline terk eyle ki helâk pek yaklaştı” diyecek yerde دَعْهُ فَقَدْ رَابَ دَمُهُ derler, niteki يَفُورُ دَمُهُ dahi bu ma’nâda isti’mâl olunur.

رُوبٌ [Rûb] (طُوبٌ [tûb] vezninde) Belh kazâsında bir karyedir.

s. 1. A sweeping. 2. A broom. 3. A sweeper.

(vulg. for A. ربع), s. An eighth part of a cubit in cloth measure.