اَلذَّفْرُ [ez-zefr] (zâl’ın ve fâ’nın fethiyle) ve اَلذَّفَرَةُ [ez-zeferet] (fetehâtla) Mutlakan râyihanın be-gâyet hiddet ve şiddetine 'alâ-kavlin müntin ve bed-bûy olan koltuk râyihasının tîzliğine mahsûslardır; yukâlu: فِيهِ ذَفْرٌ وَذَفَرَةٌ وَهِيَ شِدَّةُ ذَكَاءِ الرِّيحِ أَوْ يَخْتَصَّانِ بِرَائِحَةِ الْإِبْطِ الْمُنْتِنِ Ve ذَفَرٌ [zefer] (fethateynle) Masdar olur; yukâlu: ذَفِرَ الشَّيْءُ ذَفَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا ظَهَرَتْ رَائِحَتُهُ وَاشْتَدَّتْ Ve ذَفَرٌ [zefer] Râyiha bed olmak, نَتْنٌ [netn] ma’nâsınadır; yukâlu: فِيهِ ذَفَرٌ أَيْ نَتْنٌ Ve aygırın nutfesine ıtlâk olunur, bed-râyiha olduğu için ıtlâk bi’l-masdardır.

اَلذَّفِرُ [ez-zefir] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve اَلْأَذْفَرُ [el-ezfer] (أَحْمَرُ [ahmer] vezninde) Vasflardır, be-gâyet tîz-râyiha olan şey’e denir; ve minhu yukâlu: مِسْكٌ أَذْفَرُ وَذَفِرٌ أَيْ جَيِّدٌ إِلَى الْغَايَةِ

اَلذَّفْرُ [ez-zefr] (zâl’ın ve fâ’nın fethiyle) ve اَلذَّفَرَةُ [ez-zeferet] (fetehâtla) Mutlakan râyihanın be-gâyet hiddet ve şiddetine 'alâ-kavlin müntin ve bed-bûy olan koltuk râyihasının tîzliğine mahsûslardır; yukâlu: فِيهِ ذَفْرٌ وَذَفَرَةٌ وَهِيَ شِدَّةُ ذَكَاءِ الرِّيحِ أَوْ يَخْتَصَّانِ بِرَائِحَةِ الْإِبْطِ الْمُنْتِنِ Ve ذَفَرٌ [zefer] (fethateynle) Masdar olur; yukâlu: ذَفِرَ الشَّيْءُ ذَفَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا ظَهَرَتْ رَائِحَتُهُ وَاشْتَدَّتْ Ve ذَفَرٌ [zefer] Râyiha bed olmak, نَتْنٌ [netn] ma’nâsınadır; yukâlu: فِيهِ ذَفَرٌ أَيْ نَتْنٌ Ve aygırın nutfesine ıtlâk olunur, bed-râyiha olduğu için ıtlâk bi’l-masdardır.

اَلذِّفِرُّ [ez-zifirr] (طِمِرٌّ [timirr] vezninde) Kulağının tozu 'azîm olan deveye denir. Mü’ennesi ذِفِرَّةٌ [zifirret]tir, yukâlu: جَمَلٌ ذِفِرٌّ وَنَاقَةٌ ذِفِرَّةٌ أَيْ عَظِيمُ الذِّفْرَى Ve ذِفِرٌّ [zifirr] Metîn ve dayangan tünd ve şedîd deveye denir; fâ’nın fethiyle de lügattır; yukâlu: جَمَلٌ ذِفِرٌّ أَيْ صُلْبٌ شَدِيدٌ Ve bünye ve hilkati 'azîm olan insân ve hayvâna denir. Ve uzun boylu olup endâm ve a’zâsı tâm celd ve çâlâk delikanlıya denir.

s. 1. Pungency, strength of odor, sweet or foul. 2. Odor of musk; stench of the armpits; any stench, stink, fetor.

a. (fem. ذفرە) Pungent, strong smelling (musk); fetid, stinking. foul-smelling (man or thing).

اَلذَّفَرُ [ez-zefer] (fethateynle) Keskin râyihadır, gerek râyiha-i tayyibe olsun gerek râyiha-i kabîha olsun. Ve ذَفَرٌ [zefer] Koltuk râyiha bağlamağa dahi derler.

اَلذَّفِرُ [ez-zefir] (zâl’ın fethi ve fâ’nın kesrile) Koltuğu yaramaz râyiha bağlayan kimse; yukâlu: هَذَا رَجُلٌ ذَفِرٌ أَيْ لَهُ صُنَانٌ Ve صُنَانٌ [sunân] sâd-ı mühmele ile yaramaz râyihaya derler.

اَلذِّفِرُّ [ez-zifirr] (zâl’ın ve fâ’nın kesriyle ve râ’nın teşdîdiyle) عَظِيمُ الذِّفْرَى ma’nâsına. Ve ذِفْرَى [zifrâ] Kulak ardında ibtidâ terleyen yerdir ki el-ân mürûr etti.