(for تر), s. 1. Sweat, perspiration. 2. Condensed vapor. 3. Hire, reward for exertion.

s. 1. A door, a gate. 2. A house, a palace. 3. A defile, a valley. 4. A meatus.

(a. i.) : (bkz. : dürr).

iz. ar. cm: dürer. Inci, lü’lü’. درناسفته dürr-i nâ-süfte = delinmemiş inci; ve mc. kimse tarafından söylenmemiş söz; دريتيم dürr-i yetim = bir sedefte tek bulunan ve binâberin büyük ve makbul olan inci tanesi.

i. fa. kapı, bâb; درسعادت Dersaâdet = Saâdet kapısı, pâyitaht-ı saltanat-ı seniyye olan İstanbul. sehven “Deraliyye” dahi denilir.

(a. i.) : inci. dürr-i Aden : Aden incisi. dürr-i girân-mâye : kıymetli iri inci. dürr-i güftâr : söz incisi.

(f. s.) : “yırtan, yaran, yırtıcı, delen” mânâlarına kelimeyi sıfatlaştırır. Ciger-der : ciğer delen. Perde-der : perde yırtıcı, edepsiz. Sâf-der : saf yaran, sıra yaran.

(f. e.) : 1) -de, içinde. Der-enbâr : anbarda. Der-hâtır : hatırda. 2) i. kapı.

(a. i.) : 1) kimse, kişi. 2) s. güzel iş, güzel eser. Li-llâhi derrühû : mükâfatını Allah versin!

fl. [imek masdar-ı gayr-i müsta‘melinin yani fiil isnâdının muzâri‘ müfred gâibi olup, cem‘i: dirler.— dalın kesresi mülhâk olduğu kelimenin son hecesinin harekesine göre kalın veya ince okunur: nerde: dir? burada: dır gibi. menfisi: -gildir, değildirler, değillerdir.] Allah büyüktür; ecrâm-ı semâiyye hesapsızdır.— “var” kelimesiyle beraber mevcudiyet beyân eder: burada şeker vardır. bunun menfîsi “yoktur”: burada şeker yoktur.