خلط (hulut)
kelime https://kelime.com/arama/خلط
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814 Firuzabadi (1814).خلط.Ahmed Asım (çev.),Kamusu’l-Muhit. https://kelime.com/kelime/%D8%AE%D9%84%D8%B7/63335478101dea5b8e0f6f15-63335d1207ef266044b36c39/os/tumu/tumu Firuzabadi."خلط." Kamusu’l-Muhit, çev. Ahmed Asım,1814, kelime.com, https://kelime.com/kelime/%D8%AE%D9%84%D8%B7/63335478101dea5b8e0f6f15-63335d1207ef266044b36c39/os/tumu/tumu Firuzabadi."خلط." Kamusu’l-Muhit, çev. Ahmed Asım,İstanbul, 1814. Kelime.com. https://kelime.com/kelime/%D8%AE%D9%84%D8%B7/63335478101dea5b8e0f6f15-63335d1207ef266044b36c39/os/tumu/tumu

اَلْخَلْطُ [el-halt] (hâ’nın fethiyle) ve اَلْخَلِطُ [el-halit] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve اَلْخُلُطُ [el-hulut] (عُنُقٌ ['unuk] vezninde) Şol kimseye denir ki dâ’imâ dülger burgusu gibi halk içine sokulup herkesin mizâc ve meşrebince temelluk ve müdâhene ve iltiyâm eder ola. Ve şol kimseye denir ki pezevenk-meşreb olmakla nisvân ve metâ’ını beyne’n-nâs ilkâ eder ola. Ve خَلِطٌ [halit] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Ahmak ve muhtellü’ş-şu’ûr kimseye denir; yukâlu: رَجُلٌ خَلِطٌ أَيْ بَيِّنُ الْخَلاَطَةِ أَيْ أَحْمَقُ Burada خَلاَطَةٌ [halâtat] كَرَامَةٌ [kerâmet] vezninde masdardır, lâkin kendiden fi’l tasarrufu yoktur.

Diğer Diller

tr: hulut

Çekim ve Türev
(Osmanlıca) Diğer Madde Başlıklarında (10)
خلط (halt)
kelime https://kelime.com/arama/خلط
OS / REDHOUSE TURKISH AND ENGLISH LEXICON-1890

s. 1. Dung, dirt. 2. A piece of impudence.

خلط (halit)
kelime https://kelime.com/arama/خلط
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

اَلْخَلِيطُ [el-halît] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Ortağa denir; tekûlu: هُوَ خَلِيطِي أَيْ شَرِيكِي ‘Alâ-kavlin hukûk-ı milkiyyede müşârik olana denir, su hissesi ve yol hissesi gibi; ve minhu hadîsu’ş-şuf’a: “اَلشَّرِيكُ أَوْلَى مِنَ الْخَلِيطِ وَالْخَلِيطُ أَوْلَى مِنَ الْجَارِ” Burada خَلِيطٌ [halît]ten murâd vech-i mezkûr üzere hukûk-ı milkiyyede müşârik olandır ve şerîkten murâd şuyû’da ya’nî taksîm olunmayan hissede müşârik olandır. Ve “مَا كَانَ مِنْ خَلِيطَيْنِ فَإِنَّهُمَا يَتَرَاجَعَانِ بَيْنَهُمَا بِالسَّوِيَّةِ” hadîsinde vâki’ خَلِيطٌ [halît]lerden murâd beynlerinde olan mevâşî münkasim olmayıp muhtelit olan şerîklerdir. Meselâ deve kısmının nisâb-ı zekâtı beş nefere bâlig olmaktır. Yirmi beşe kadar her beşte birer koyun verilir. Ve yirmi beşten otuz beşe kadar bir بِنْتُ مَخَاضٍ [bintu mehâd] verilir. Pes iki kimsenin ber-vech-i şirket meselâ beynlerinde zekâtı koyun olan bir mikdâr deve olup şart-ı zekât tahakkukunda musaddık gelip zekâta mübâderette mecmû’u şerîkin birinin yedinde bulunmakla ondan vâcib gelen zekâtı ahz eylese ‘ale’s-seviyye öbür şerîki üzere rücû’ eder. Şârih der ki بِالسَّوِيَّةِ ve يَتَرَاجَعَانِ kavllerinin nükteleri Nihâye-i İbn Esîr’de meşrûhtur. Ve fî hadîsi’n-nebîz: “إِنَّهُ نَهَى عَنِ الْخَلِيطَيْنِ أَنْ يُنَبَّذَا” أَيْ مَا يُنَبَّذُ مِنَ الْبُسْرِ وَالتَّمْرِ مَعًا أَوْ مِنَ الْعِنَبِ وَالزَّبِيبِ أَوْ مِنْهُ وَمِنَ التَّمْرِ وَنَحْوِ ذَلِكَ مِمَّا يُنَبَّذُ Bunda خَلِيطٌ [halît]lerden murâd hurmâ koruğuyla hurmâdan yâhûd yaş üzümle kuru üzümden yâhûd kuru üzümle hurmâdan ve bunlar gibi muhtelit nebz olanlardır, zîrâ envâ’ muhtelit olarak nebz olundukta şırası tez şiddetlenip serî’an mütegayyir ve müskir olur. Şârih der ki ba’zılar hadîs-i merkûmun zâhirine ‘amel ile mutlakan خَلِيطَيْنِ [halîtayn] nebîzinin tahrîmine zâhib oldular, her ne kadar henüz şıra olup iskâr hiddetine bâlig olmamış ise de. Pes bu gûnesini şürb eden cihet-i vâhideden âsim olur. Ve ba’de-hudûsi’ş-şidde şürb eden iki cihetten âsim olur: Biri خَلِيطَيْنِ [halîtayn] şürbü ve biri müskir şürbünden olur. Ve ba’zılar terhîs edip tahrîmi iskâr ile mu’allel kıldılar. Ve خَلِيطٌ [halît] Karışık ecnâs-ı nâsa ıtlâk olunur. Ve hatunun zevcine ve ibn-i ‘amme ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ خَلِيطُهَا أَيْ زَوْجُهَا وَهُوَ خَلِيطُهُ أَيِ ابْنُ عَمِّهِ Ve şol kavme ıtlâk olunur ki cümlesinin emr ve maslahatları yeksân ola, cism-i vâhid gibi olalar; yukâlu: هُمْ خَلِيطٌ إِذَا كَانَ أَمْرُهُمْ وَاحِدًا Ve مُخَالِطٌ [muhâlit] ma’nâsınadır. Cem’i خُلُطٌ [hulut] gelir, zammeteynle ve خُلَطَاءُ [huletâ’] gelir, كُرَمَاءُ [kuremâ’] vezninde; yukâlu: هُوَ خَلِيطُهُ أَيْ مُخَالِطُهُ وَهُمْ خُلُطُهُ وَخُلَطَاؤُهُ وَبَيْنَهُمْ خُلْطَةٌ Ve خَلِيطٌ [halît] Saman ile yâhûd yonca ile karışık çamura denir. Ve ekşi süt ile karışık tatlı süte denir. Ve çerviş ile ve et ile karışık sâfî yağa denir.

خلط (halt)
kelime https://kelime.com/arama/خلط
Osmanlıca Tüm Çekim ve Benzerlerde Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
Osmanlıca Tüm Madde Anlamlarında Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
MİSAFİR KULLANICI
  • 10 Sözlük İçinde Arama
  • 3 Kelime Günlük Sorgu
  • 2 Hassas Arama Sonucu
  • 2 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 2 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 2 Metinler İçerisinde bulma
  • 500 Karakter Günlük Çeviri
  • 2 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Yok
  • Kelime Kökeni Yok
  • Gelişmiş Filtre Yok
  • Reklam Gösterimi
ÜCRETSİZ KAYDOL
  • 25 Sözlük İçinde Arama
  • 5 Kelime Günlük Sorgu
  • 4 Hassas Arama Sonucu
  • 4 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 4 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 4 Metinler İçerisinde bulma
  • 1000 Karakter Günlük Çeviri
  • 3 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok
ABONE KURUMLAR
  • 50 Sözlük İçinde Arama
  • 250 Kelime Günlük Sorgu
  • Sınırsız Arama
  • Sınırsız Benzerlerde Arama
  • Sınırsız İçerisinde bulma
  • Sınırsız Metinlerde bulma
  • 10000 Karakter Günlük Çeviri
  • 100 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok