s. A maker or seller of vinegar.

s. 1. (pl. اخلە) Any instrument shaped like a pin; a skewer, a toothpick and the like. 2. (pl. as 1) A thorn, a spine. 3. Food sticking in, or taken from between the teeth. 4. An interval, a gap, a crevice, a breach; especially, a space between houses or tents. 5. An interval of time between events, a conjuncture.

اَلْخَلَّالُ [el-hallâl] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) Sirke satan adama denir ki sirkeci ta’bîr olunur; yukâlu: هُوَ خَلَّالٌ أَيْ بَائِعُ الْخَلِّ

vn. A being or becorning a sincere friend; sincere friendship.

اَلْخُلَالُ [el-hulâl] ve اَلْخُلَالَةُ [el-hulâlet] (hâ’ların zammıyla) Şâhlar aralıklarında olan meyveye ve koruklar aralığında olan olmuş hurmâya denir. Ve خُلَالٌ [hulâl] Şol 'ârızaya denir ki halâvetli nesneye 'ârız olup ta’mını ekşimtirek eder; yukâlu: أَصَابَهُ خُلَالٌ وَهُوَ عَرَضٌ يَعْرِضُ فِي كُلِّ حُلْوٍ فَيُغَيِّرُ طَعْمَهُ إِلَى الْحُمُوضَةِ Ve خُلَالَةٌ [hulâlet] Diş aralıklarında kalan ta’âm bakiyyesine denir, خَلَلٌ [halel] gibi. Mütercim der ki 'Arablar فُلَانٌ يَأْكُلُ خِلَالَهُ وَخَلَلَهُ وَخُلَالَتَهُ derler ki كِتَابٌ [kitâb] ve عِنَبٌ ['ineb] ve ثُمَامَةٌ [sumâmet] veznlerindedirler, “Filân dişleri aralıklarında kalan ta’âm bakiyyesini ekl eder” demektir, bununla onun hisset ve le’âmetinden kinâye ederler.

اَلْخَلَالُ [el-halâl] (سَحَابٌ [sehâb] vezninde) Hurmâ koruğuna denir ki murâd değirmilenip yeşillenmeğe başlamış olandır. Gerçi mü’ellif بَلَحٌ [belah] ile tefsîr eyledi lâkin müsâmaha-gûne beyân eylemiştir; derecâtını “ب،س،ر” mâddesinde tafsîl eylemiştir.

(a. i.) : 1) diş, kulak karıştıracak âlet. 2) iki şey arasına sokulan üçüncü şey. 3) ara, aralık.

(a. i.) : sirke yapan kimse.

iz. ar. Yeni ay, bir iki günlük ay.

s. Dates when first distinguishable as green berries.