اَلْخِبْرُ [el-hibr] ve اَلْخِبْرَةُ [el-hibret] (hâ’ların kesri ve zammıyla) ve اَلْمَخْبَرَةُ [el-mahberet] (mîm’in ve bâ’nın fethiyle) ve اَلْمَخْبُرَةُ [el-mahburet] (mîm’in fethi ve râ’nın zammıyla) Bir nesneyi künh ve hakîkati üzere bilmek ma’nâsınadır; yukâlu: خَبِرَ الرَّجُلُ بِالشَّيْءِ وَخَبِرَهُ وَخَبَرَهُ خِبْرًا وَخِبْرَةً وَمَخْبَرَةً وَمَخْبُرَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَالْأَوَّلِ إِذَا عَلِمَهُ يَعْنِي بِكُنْهِهِ وَحَقِيقَتِهِ Ve bunlar ism olarak isti’mâl olunur ve minhu tekûlu: لِي بِهِ خِبْرٌ وَخِبْرَةٌ وَمَخْبَرَةٌ وَمَخْبُرَةٌ أَيْ عِلْمٌ Ve tekûlu: لَأَخْبَرُنَّ خُبْرَكَ بِضَمِّ الْخَاءِ أَيْ لَأَعْلَمَنَّ عِلْمَكَ Ve خُبْرٌ [hubr] (hâ’nın zammıyla) ve خِبْرَةٌ [hibret] (hâ’nın kesriyle) Bir şey’i gereği gibi bilmek için yoklayıp sınamak ma’nâsınadır; yukâlu: خَبَرَهُ خُبْرًا وَخِبْرَةً مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا بَلاَهُ Ve minhu kavlu Ebi’d-Derdâ’ radıyallâhu ‘anhu: “وَجَدْتُ النَّاسَ اُخْبُرْ تَقْلَهْ” أَيْ وَجَدْتُهُمْ مَقُولاً فِيهِمْ هَذَا أَيْ مَا مِنْ أَحَدٍ إِلاَّ وَهُوَ مَسْخُوطُ الْفِعْلِ عِنْدَ الْخِبْرَةِ Gerçi mü’ellif kelâm-ı mezbûrun kâ’ilin sükût edip lâkin kütüb-i ehâdîste Ebu’d-Derdâ’ hazretlerine ma’züvv olmakla işâret olundu. Bunda أُخْبُرْ kelimesi emr-i hâzırdır, sûret-i emrde haberdir ve تَقْلَهُ kelimesi قَلْيٌ [kaly] lafzından müstakbeldir, meczûmdur. قَلْيٌ [kaly] bugz ma’nâsınadır ve hâ’ sektiyyedir, إِذَا خَبَرْتَهُمْ قَلَيْتَهُمْ sebkindedir. Nâsın pek bevâtın-ı ahvâline im’ân eyleme ki zîrâ hakâyık-ı ef’âl ve dekâyık-ı atvârlarına muttali’ olduğunda ekserî zâhirlerine küllî muhâlefet olmakla elbette onlara bugz ve 'adâvete mecbûr olacağın derkârdır, husûsan fî zemâninâ selâm verecek adam bulamazsın. Kendi nefsimiz dahi o makûledendir, 'asamenallâhu ta’âlâ ve tahherenâ min ednâsi’s-sum’ati ve’n-nifâki ve’r-riyâ’i. Ve خُبْرٌ [hubr] ve خِبْرَةٌ [hibret] Ta’âmı yağlı yapmak ma’nâsınadır; yukâlu: خَبَرَ الطَّعَامَ خُبْرًا وَخِبْرَةً إِذَا دَسَّمَهُ
"خبر" kelimesini bütün sözlüklerde listele
"خبر" kelimesi için başka anlamlar ekle
"خبر" kelimesinin anlamını başka dillere çevirin
tr: hubr
اَلْهُبْرُ [el-hubr] (hâ’nın zammıyla) Keten tarantısına denir. Ve üzüm dânesine denir.
s. 1. Knowledge, information. cognizance. 2. (pl. اخبار) A piece of information, a piece of news; tidings; a rumor. 3. (pl. as 2) A story, a narrative; an anecdote; a legend; especially, a tradition of some saying, act, or state of Muhammed. 4. (gmm. and logic) A predicate or attribute. 5. (philos.) A proposition, an indicative sentence. 6. The fame or mention of a person or thing.
İyi bilmek, uzman olmak.
ب hakkında) haber vermek, bildirmek.
Deneyim, tecrübe. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; bilgi.
(a. i. c. : ahbâr) : 1) son ve yeni havadis, bilgi. 2) ağızdan ağıza dolaşan söz. haber-i kâzib : yalan haber.
Haber, bilgi, mesaj, rapor. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; yüklem, havadis.
- 10 Sözlük İçinde Arama
- 3 Kelime Günlük Sorgu
- 2 Hassas Arama Sonucu
- 2 Benzerlerde Arama Sonucu
- 2 Anlamlar İçerisinde bulma
- 2 Metinler İçerisinde bulma
- 500 Karakter Günlük Çeviri
- 2 Kelime Günlük Çözümle
- Kelime Özellikleri Yok
- Kelime Kökeni Yok
- Gelişmiş Filtre Yok
- Reklam Gösterimi
- 25 Sözlük İçinde Arama
- 5 Kelime Günlük Sorgu
- 4 Hassas Arama Sonucu
- 4 Benzerlerde Arama Sonucu
- 4 Anlamlar İçerisinde bulma
- 4 Metinler İçerisinde bulma
- 1000 Karakter Günlük Çeviri
- 3 Kelime Günlük Çözümle
- Kelime Özellikleri Var
- Kelime Kökeni Var
- Gelişmiş Filtre Var
- Reklam Gösterimi Yok
- 50 Sözlük İçinde Arama
- 250 Kelime Günlük Sorgu
- Sınırsız Arama
- Sınırsız Benzerlerde Arama
- Sınırsız İçerisinde bulma
- Sınırsız Metinlerde bulma
- 10000 Karakter Günlük Çeviri
- 100 Kelime Günlük Çözümle
- Kelime Özellikleri Var
- Kelime Kökeni Var
- Gelişmiş Filtre Var
- Reklam Gösterimi Yok