اَلْجِنِّيُّ [el-cinniyy] (cîm’in kesri ve nûn’un teşdîdiyle) Vâhidi, رُومٌ [rûm] ile رُومِيٌّ [rûmiyy] gibi.Ba’zılar eyitti: جِنٌّ [cinn]e جِنٌّ [cinn] dedikleri mezbûrlar görünmez belâ olup onlardan ihtirâz olunduğu içindir. Ve جِنٌّ [cinn] Kalbe dahi ıtlâk olunur. Ve جِنٌّ [cinn] Bir nesnenin ibtidâsına dahi derler; yukâlu: كَانَ ذَلِكَ فِي جِنِّ شَبَابِهِ أَيْ فِي أَوَّلِ شَبَابِهِ Ve tâzelik ma’nâsına dahi gelir; tekûlu: إِفْعَلْ ذَلِكَ الْأَمْرَ بِجِنِّ ذَلِكَ وِبِحَدَثَانِهِ

اَلْجِنُّ [el-cinn] (cîm’in kesri ve nûn’un teşdîdiyle) إِنْسٌ [ins]in mukâbilidir.

اَلْجِنُّ [el-cinn] (cîm’in kesriyle) Gecenin zulmetine yâhûd ihtilâtına denir ki zikr olundu. Ve جِنُّ النَّاسِ [cinnu’n-nâs] ve جَنَانُ النَّاسِ [cenânu’n-nâs] ki سَحَابٌ [sehâb] veznindedir, müctema’-ı nâsın göm ve firâvân olan yerine denir, dâhil olanı setr eylediği için; tekûlu: لَقِيتُهُ فِي جِنِّ النَّاسِ وَجَنَانِهِمْ أَيْ مُعْظَمِهِمْ Ve جِنٌّ [cinn] Melâ’ikeye ıtlâk olunur, mestûr oldukları için, جِنَّةٌ [cinnet] dahi denir.

اَلْجَنُّ [el-cenn] (cîm’in fethi ve nûn’un teşdîdiyle) Örtmek.

vn. 1. Night’s shrouding, concealing. 2. A man’s being or becoming possessed, and bereft of reason; demoniacal possession; lunacy.

اَلْجَنُّ [el-cenn] (cîm’in fethi ve nûn’nun teşdîdiyle) ve اَلْجُنُونُ [el-cunûn] (قُعُودٌ [ku’ûd] vezninde) Bir nesneyi setr ve nihân eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: جَنَّهُ اللَّيْلُ وَجَنَّ عَلَيْهِ جَنًّا وَجُنُونًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا سَتَرَهُ وَكُلُّ مَا سُتِرَ عَنْكَ فَقَدْ جُنَّ عَنْكَ Mü’ellifin Basâ’ir’de beyânına göre جَنٌّ [cenn] mâddesi setr ma’nâsına mevzû’ olup ma’ânî-i sâ’ire ondan münşa’ibdir. Ve جَنٌّ [cenn] Rahimde cenîn mestûr olmak ma’nâsınadır; yukâlu: جَنَّ الْجَنِينُ فِي الرَّحِمِ جَنًّا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا اسْتَتَرَ Ve جَنٌّ [cenn] ve جُنُونٌ [cunûn] Delirmek ma’nâsınadır ki 'akl mestûr olur; yukâlu: جُنَّ الرَّجُلُ جَنًّا وَجُنُونًا عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا صَارَ مَجْنُونَا Ve جِنٌّ [cinn] (cîm’in kesriyle) ve جُنُونٌ [cunûn] ve جِنَانٌ [cinân] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Gece muzlim olmak yâhûd karanu kavuşmak ma’nâsınadır; yukâlu: جَنَّ اللَّيْلُ جِنًّا وَجُنُونًا وَجِنَانًا إِذَا أَظْلَمَ أَوِ اخْتَلَطَتْ ظُلْمَتُهُ ve yukâlu: وَارَاهُ جِنُّ اللَّيْلِ وَجُنُونُهُ وَجِنَانُهُ أَيْ ظُلْمَتُهُ أَوِ اخْتِلَاطُ ظُلْمَتِهِ Ve جُنُونٌ [cunûn] Yerin otları bi’l-cümle çiçek açmak ma’nâsınadır; yukâlu: جُنَّتِ الْأَرْضُ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا أَخْرَجَتْ زَهْرَهَا وَنَوْرَهَا

(a. i.) : 1) gözle görünmez, lâtif cisimlerden ibaret bir * yaratık(mahluk). 2) s. mee. pek zekî ve anlayışlı kimse.

(a. i.) : (bkz. : cinn).

اَلْجَنُّ [el-cenn] (cîm’in fethi ve nûn’nun teşdîdiyle) ve اَلْجُنُونُ [el-cunûn] (قُعُودٌ [ku’ûd] vezninde) Bir nesneyi setr ve nihân eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: جَنَّهُ اللَّيْلُ وَجَنَّ عَلَيْهِ جَنًّا وَجُنُونًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا سَتَرَهُ وَكُلُّ مَا سُتِرَ عَنْكَ فَقَدْ جُنَّ عَنْكَ Mü’ellifin Basâ’ir’de beyânına göre جَنٌّ [cenn] mâddesi setr ma’nâsına mevzû’ olup ma’ânî-i sâ’ire ondan münşa’ibdir. Ve جَنٌّ [cenn] Rahimde cenîn mestûr olmak ma’nâsınadır; yukâlu: جَنَّ الْجَنِينُ فِي الرَّحِمِ جَنًّا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا اسْتَتَرَ Ve جَنٌّ [cenn] ve جُنُونٌ [cunûn] Delirmek ma’nâsınadır ki 'akl mestûr olur; yukâlu: جُنَّ الرَّجُلُ جَنًّا وَجُنُونًا عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا صَارَ مَجْنُونَا Ve جِنٌّ [cinn] (cîm’in kesriyle) ve جُنُونٌ [cunûn] ve جِنَانٌ [cinân] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Gece muzlim olmak yâhûd karanu kavuşmak ma’nâsınadır; yukâlu: جَنَّ اللَّيْلُ جِنًّا وَجُنُونًا وَجِنَانًا إِذَا أَظْلَمَ أَوِ اخْتَلَطَتْ ظُلْمَتُهُ ve yukâlu: وَارَاهُ جِنُّ اللَّيْلِ وَجُنُونُهُ وَجِنَانُهُ أَيْ ظُلْمَتُهُ أَوِ اخْتِلَاطُ ظُلْمَتِهِ Ve جُنُونٌ [cunûn] Yerin otları bi’l-cümle çiçek açmak ma’nâsınadır; yukâlu: جُنَّتِ الْأَرْضُ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا أَخْرَجَتْ زَهْرَهَا وَنَوْرَهَا

vulg. cinn, s. 1. Darkness. 2. (n. u. جنی) The spirits or demons of earth and air, generally malignant, but sometimes beneficent to man. Hence, 3. T. A genie, a demon, a sprite.