s. As جبن cübn, cübün, No. 2.

اَلْجُبْنَةُ [el-cubnet] (cîm’in zammı ve bâ’nın sükûnuyla kezâlik) Vâhidi, bir mikdâr peynir ma’nâsına. Ve جُبْنٌ [cubn] Korkmak ma’nâsına da gelir. Ve bu ikisinde cîm’in ve bâ’nın zammı ile dahi gelir. Ve ba’zılar جُبُنٌّ [cubunn] ve جُبُنَّةٌ [cubunnet] dahi derler, zammeteynle ve nûn’un teşdîdiyle, iki ma’nâda dahi.

اَلْجُبْنُ [el-cubn] (cîm’in zammı ve zammeteynle) ve اَلْجُبُنُّ [el-cubunn] (عُتُلٌّ ['utull] vezninde) Ma’rûftur ki peynire denir ki sütten çalınır; muhaddisînden Ahmed b. Mûsâ ve İshâk b. İbrâhîm el-Cubniyyân bey’ine mensûblardır. Ve ammâ Muhammed b. Ahmed el-Cubnî Dimaşk şehrinde سُوقُ الْجُبْنِ [sûku’l-cubn] dedikleri çarşıya mensûbdur, onda olan mescidin imâmı idi.

s. pl. of جبین Foreheads.

s. See جبین cibin.

اَلْجَبَانَةُ [el-cebânet] (سَلَامَةٌ [selâmet] vezninde) ve اَلْجُبْنُ [el-cubn] (cîm’in zammıyla) ve اَلْجُبُنُ [el-cubun] (zammeteynle) Bir adam korkak ve bî-zehre olmak ma’nâsınadır; yukâlu: جَبُنَ الرَّجُلُ جَبَانَةً وَجُبْنًا وَجُبُنًا مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ إِذَا كَانَ جَبَانًا

(a. i. cebîn’in c.) : alınlar.

(a. s.) : korkaklık, (bkz. : cebânet). 2) peynir.

اَلْجُبْنُ [el-cubn] (cîm’in zammı ve zammeteynle) ve اَلْجُبُنُّ [el-cubunn] (عُتُلٌّ ['utull] vezninde) Ma’rûftur ki peynire denir ki sütten çalınır; muhaddisînden Ahmed b. Mûsâ ve İshâk b. İbrâhîm el-Cubniyyân bey’ine mensûblardır. Ve ammâ Muhammed b. Ahmed el-Cubnî Dimaşk şehrinde سُوقُ الْجُبْنِ [sûku’l-cubn] dedikleri çarşıya mensûbdur, onda olan mescidin imâmı idi.

s. 1. Timidity, cowardice. 2. Cheese.