(a. i. ticâret’den c. : tüccar) : ticâretle uğraşan.

iz. ar. cm. tüccâr. [ticâret’den if.] Ticâretle meşgul adam, bâzergân [lisân-ı tekellümde ekseriya cem’i müfret yerine kullanılıp müfredi ise başlıca sahtiyân tüccârına tahsîs olunmuştur.]

اَلتَّاجِرُ [et-tâcir] (فَاجِرٌ [fâcir] vezninde) Alım satım eden adama denir ki bâzirgân ta’bîr olunur; yukâlu: هُوَ تَاجِرٌ أَيْ يَبِيعُ وَيَشْتَرِي Ve mey-hâneciye denir ve minhu: اَلتَّاجِرُ فَاجِرٌ Cem’i تِجَارٌ [ticâr] gelir, رِجَالٌ [ricâl] vezninde ve تُجَّارٌ [tuccâr] gelir, عُمَّالٌ ['ummâl] vezninde ve تَجْرٌ [tecr] gelir, صَحْبٌ [sahb] vezninde ve تُجُرٌ [tucur] gelir, كُتُبٌ [kutub] vezninde. Ve تَاجِرٌ [tâcir] Mübâşeret eylediği işte hâzık ve üstâz-ı mâhir olan adama ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ تَاجِرٌ بِالْأَمْرِ أَيْ حَاذِقٌ Ve satı pazara gelir olan revâclı nâkaya ıtlâk olunur; تَاجِرَةٌ [tâciret] dahi denir hâ’yla; yukâlu: نَاقَةٌ تَاجِرٌ وَتَاجِرَةٌ أَيْ نَافِقَةٌ فِي التِّجَارَةِ وَفِي السُّوقِ Ve be-gâyet soy ve pâkîze-cins olan at kısmına ıtlâk olunur; ve minhu yukâlu: هُوَ عَلَى أَكْرَمِ تَاجِرَةٍ أَيْ عَلَى أَكْرَمِ خَيْلٍ عِتَاقٍ

s. (pl.تجار ) A merchant, a dealer; especially, (T.) a leather-merchant.

اَلتَّاجِرُ [et-tâcir] (cîm’in kesriyle) Ticâret edici kimse; yukâlu: تَجَرَ يَتْجُرُمِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve Muhtâr-ı sihâh’ta bâb-ı ضَرَبَ [darebe]den demiştir, sehv-i nâsihtir.