اَلْبَلَّةُ [el-bellet] (bâ’nın fethiyle ve zammıyla) Gençlik ve tâzelik hengâmının tarâvetine ve terliğine ıtlâk olunur; yukâlu: بِهِ بَلَّةُ الشَّبَابِ أَيْ طَرَاوَتُهُ Ve mugaylân gibi büyük meşe ağaçların çiçeğine yâhûd çiçekleri 'akibinde zuhûr eden hurde tüy ve tiftik gibi nesneye denir. Ve عُرْفُطٌ ['urfut] ve سَمُرٌ [semur] ağaçlarının çiçeklerine denir yâhûd onlardan hâsıl olan lüzûcetli şıraya denir ki meyân balı gibi nesnedir ve bunda bâ’nın kesriyle lügattır. Ve fakr u fâkadan sonra ikbâl eden zenginliğe ıtlâk olunur; tekûlu: شَكَرْتُ بَلَّةَ فُلَانٍ أَيْ غِنَاهُ بَعْدَ الْفَقْرِ Ve mer’âda kalan çayır bakiyyesine denir; bâ’nın zammıyla da câ’izdir. Ve قَرَظٌ [karaz] ağacının yemişine denir ki onunla dibâgat ederler, palamut olacaktır.

اَلْبِلَّةُ [el-billet] (bâ’nın kesriyle) İsm ve masdardır ki zikr olundu. Ve بِلَّةٌ [billet] Hayr ve rızk ve hasene ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: أَصَابَ مِنْهُ بِلَّةً كَثِيرَةً أَيْ خَيْرًا وَرِزْقًا Ve lisânın talâkat ve beyân ve fesâhatle cereyanına, 'alâ-kavlin mutâva’atla her harfi mahrecinden ahz ederek âb-ı revân gibi selâsetle cery ve istimrârına ıtlâk olunur; yukâlu: مَا أَحْسَنَ بِلَّةَ لِسَانِهِ أَيْ جَرَيَانَهُ وَفَصَاحَتَهُ أَوْ وُقُوعَهُ عَلَى مَوَاضِعِ الْحُرُوفِ وَاسْتِمْرَارِهِ عَلَى الْمَنطِقِ وَسَلَاسَتِهِ Ve azca yaşlığa denir ki nem-nâklık ta’bîr olunur yâhûd mutlakan yaşlığa denir; yukâlu: بِهِ بِلَّةٌ أَيْ بَلَلٌ دُونٌ أَوْ نَدَاوَةٌ Ve sıhhat ve 'âfiyete ıtlâk olunur. Ve velîmeye ıtlâk olunur.

اَلْبَلَلُ [el-belel] (fethateynle) ve اَلْبِلَّةُ [el-billet] (bâ’nın kesri ve lâm’ın teşdîdiyle) ve اَلْبِلَالُ [el-bilâl] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) ve اَلْبُلَالَةُ [el-bulâlet] (bâ’nın zammıyla) Yaşlık ma’nâsınadır; yukâlu: بِهِ بَلَلٌ وَبِلَّةٌ وَبِلَالٌ وَبُلَالَةٌ أَيْ نُدْوَةٌ

اَلْبُلَةُ [el-bulet] (ثُبَةٌ [subet] vezninde) Bu dahi büyük ve kaba odun bağına denir.

اَلْبُلَّةُ [el-bullet] (bâ’nın zammıyla) Tâze çayırın rutûbetine ve terliğine denir. Ve mer’âda kalan çayır bakiyyesine denir; yukâlu: بِالْمَرْعَى بُلَّةٌ أَيْ بَقِيَّةُ الْكَلَإِ Ve 'ayb ve nakîsa ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَوَاهُ عَلَى بُلَّتِهِ Ke-mâ se-yuzkeru ve bunda bâ’nın fethiyle câ’izdir.

اَلْبِلَّةُ [el-billet] (bâ’nın kesriyle) Mutlakan yaşlıktır, nedâvet ma’nâsına.

اَلْبُلَّةُ [el-bullet] (bâ’nın zammıyla) Tâze otun yaşlığıdır.