(a. i.) : kendine çekme, çekilme.

iz. ar. Kendine çekme, celb, nefesle çekme: o tarafa doğru bir kuvve-i maneviyye cezb ediyor; tulumba suyu cezb eder.

اَلْجَذْبُ [el-cezb] (cîm’in fethi ve zâl-ı mu’cemenin sükûnuyla) Bir nesneyi çekip uzatmak ve sündürmek ma’nâsınadır; suverî ve ma’nevîde şâyi’dir; yukâlu: جَذَبَهُ جَذْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي اِذَا مَدَّهُ Ve bir nesneyi âher yere nakl edip yerini değiştirmek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: جَذَبَ الشَّيْءَ أَيْ حَوَّلَهُ عَنْ مَوْضِعِهِ Ve nâkanın sütü çekilip azalmak ma’nâsına isti’mâl olunur; yukâlu: جَذَبَتِ النَّاقَةُ اِذَا قَلَّ لَبَنُهَا Ve ay âhir olmak ma’nâsına isti’mâl olunur; yukâlu: جَذَبَ الشَّهْرُ اِذَا مَضَى عَامَّتُهُ أَيْ أَكْثَرُهُ Ve veledi sütten kesmek ma’nâsına isti’mâl olunur; yukâlu: جَذَبَ الْمُهْرَ أَيْ فَطَمَهُ Ve bâb-ı mübâlagada isti’mâl olunur; ya’nî bir nesneyi çekişmek bâbında âhere gâlib olmak ma’nâsına olur; yukâlu: جَذَبَ فُلاَنٌ فُلاَنًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ اِذَا غَلَبَهُ فِي الْمُجَاذَبَةِ Lâkin bunda münâsib olan جَاذَبَهُ فَجَذَبَهُ 'unvânıyla olmaktır. Ve ‘Arablar سَيْرٌ جَذْبٌ derler, سَرِيعٌ [serî’] ma’nâsına; burada vasf bi’l-masdardır. Ve جَذْبٌ [cezb] Hurmâ beynisini kesmek ma’nâsınadır; yukâlu: جَذَبَ النَّخْلَةَ جَذْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي اِذَا قَطَعَ جَذَبَهَا Ve kapta olan suyu ağızıyla bir solukta çekip içmek ma’nâsına isti’mâl olunur; yukâlu: جَذَبَ مِنَ الْمَاءِ نَفَسًا اِذَا كَرَعَ فِيهِ

vn. 1. A drawing; attraction. 2. An enticing; allurement. 3. A sucking, imbibing; suction.

اَلْجَذْبُ [el-cezb] (cîm’in fethi ve zâl’ın sükûnuyla) Çekmek; yukâlu: جَذَبَهُ وَجَبَذَهُ عَلَى الْقَلْبِ بَيْنَ الْبَاءِ وَالذَّالِ ve minhu yukâlu li’r-reculi izâ kera’a fi’l-inâ’i: جَذَبَ مِنْهُ نَفَسًا أَوْ نَفَسَيْنِ Ya’nî kaçan ki kapta olan nesneyi bir nefeste yâhûd iki nefeste çekse böyle derler. Ve ay âhir olmak; yukâlu: جَذَبَ الشَّهْرُ أَيْ مَضَى عَامَّتُهُ Ve kulunu anasından ayırmak; yukâlu: جَذَبْتُ الْمَهْرَ عَنْ أُمِّهِ أَيْ فَطَمْتُهُ Ve ağız yarı kesilmek, inkıtâ’-ı رِيقٌ [rîk] ma’nâsına. Ve nâkanın sütü az olmak; yukâlu: جَذَبَتِ النَّاقَةُ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَلَّ لَبَنُهَا