talk (طلق)
kelime https://kelime.com/arama/talk
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814 Firuzabadi (1814).Talk.Ahmed Asım (çev.),Kamusu’l-Muhit. https://kelime.com/kelime/talk/63335444101dea5b8e0eb909-000000000000000000000000/tumu/tumu/tumu Firuzabadi."Talk." Kamusu’l-Muhit, çev. Ahmed Asım,1814, kelime.com, https://kelime.com/kelime/talk/63335444101dea5b8e0eb909-000000000000000000000000/tumu/tumu/tumu Firuzabadi."Talk." Kamusu’l-Muhit, çev. Ahmed Asım,İstanbul, 1814. Kelime.com. https://kelime.com/kelime/talk/63335444101dea5b8e0eb909-000000000000000000000000/tumu/tumu/tumu

اَلطَّلْقُ [et-talk] (tâ’nın harekât-ı selâsı ve lâm’ın sükûnuyla) ve اَلطَّلِقُ [et-talik] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve اَلطَّلِيقُ [et-talîk] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) طُلُوقَةٌ [tulûkat] ve طَلاَقَةٌ [talâkat]ten vasflardır ve dâ’imâ وَجْهٌ [vech] lafzına muzâf olurlar, güler yüzlü, beşâşetli, küşâde-rûy adama denir; yukâlu: هُوَ طَلْقُ الْوَجْهِ مُثَلَّثَةً وَطَلِقُ الْوَجْهِ وَطَلِيقُ الْوَجْهِ أَيْ ضَاحِكُ الْوَجْهِ مُشْرِقَةٌ Ve eli açık civân-merd adama طَلْقُ الْيَدَيْنِ [talku’l-yedeyn] ıtlâk olunur tâ’nın fethiyle ve zammeteynle; yukâlu: رَجُلٌ طَلْقُ الْيَدَيْنِ وَطُلُقُهُمَا أَيْ سَمْحُ الْيَدَيْنِ Ve lisânı cârî ve âb-ı revân gibi mütekellim ve fasîh adama طَلْقُ اللِّسَانِ [talku’l-lisân] ıtlâk olunur tâ’nın fethi ve kesriyle ve طَلِيقُ اللِّسَانِ [talîku’l-lisân] dahi denir. Ve لِسَانٌ [lisân]a dahi sıfat olur; yukâlu: رَجُلٌ طَلْقُ اللِّسَانِ وَطَلِيقُهُ أَيْ ذَلِيقُ اللِّسَانِ ve yukâlu: لِسَانٌ طَلْقٌ أَيْ ذَلْقٌ وَلِسَانٌ طَلِيقٌ أَيْ ذَلِيقٌ وَطُلُقٌ بِضَمَّتَيْنِ أَيْ ذُلُقٌ وَطُلَقٌ كَصُرَدٍ وَطَلِقٌ كَكَتِفٍ أَيْ ذُو حِدَّةٍ Ve üç ayağı sekil olup meselâ sağ eli sekil olmayan ata طَلْقُ الْيَدِ الْيُمْنَى [talku’l-yedi’l-yumnâ] derler tâ’nın fethiyle; yukâlu: فَرَسٌ طَلْقُ الْيَدِ الْيُمْنَى أَيْ مُطْلَقُهَا لاَ تَحْجِيلَ فِيهَا Ve kâle fi’l-Esâs: فَرَسٌ مُحَجَّلُ ثَلاَثٍ مُطْلَقُ يَدٍ أَوْ رِجْلٍ وَيُقَالُ مُحَجَّلُ الْأَيَامِنِ مُطْلَقُ الْأَيَاسِرِ Ve طَلْقٌ [talk] (tâ’nın fethiyle) Âhûya denir, ظَبْيٌ [zaby] ma’nâsına; cem’iأَطْلاَقٌ [atlâk] gelir. Ve kelb-i şikârîye denir ki tazı ta’bîr olunur; ve minhu yukâlu: أَرْسَلَ الطَّلْقَ إِلَى الْأَطْلَاقِ أَيْ كَلْبَ الصَّيْدِ إِلَى الظِّبَاءِ Ve bağlı olmayıp ayağı boş olan nâkaya denir. Şârihin beyânına göre nâkaya mahsûs değildir. Ve طَلْقٌ [talk] Ne ıssı ve ne soğuk olan mu’tedil gündüze ve geceye vasf olur; yukâlu: يَوْمٌ طَلْقٌ وَلَيْلَةٌ طَلْقٌ وَطَلْقَةٌ أَيْ لاَ حَرٌّ وَلاَ قَرٌّ Ve طَلْقٌ [talk] A’lâm-ı nâstandır: talk b. 'Alî b. talk ve talk b. huşşâf ve talk b. Yezîd ashâbdandır. Ve طَلْقٌ [talk] Masdar olur, hatunu buru tutmak ma’nâsınadır; yukâlu: طُلِقَتِ الْمَرْأَةُ فِي الْمَخَاضِ طَلْقًا عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ إِذَا أَصَابَهَا وَجَعُ الْوِلاَدَةِ Ve bir adam elini hayr ve ihsâna açmak ya’nî birr ve ihsân eylemek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: “طَلَقَ فُلاَنٌ يَدَهُ بِخَيْرٍ طَلْقًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا فَتَحَهَا بِهِ Ve bir nesne vermek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَقَهُ الشَّيْءَ إِذَا أَعْطَاهُ إِيَّاهُ Ve ıraklaşmak ma’nâsınadır; yukâlu: طَلِقَ الرَّجُلُ طَلَقًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا تَبَاعَدَ Ve طَلْقٌ [talk] Ayağı bağlı olmayıp boş olan adama ıtlâk olunur; tâ’nın zammıyla da lügattır; yukâlu: حُبِسَ فِي السِّجْنِ طَلْقًا أَيْ بِلاَ قَيْدٍ وَلاَ وِثَاقٍ Ve at kısmının bir baş seğirtmesine denir; ve minhu yukâlu: عَدَا الْفَرَسُ طَلْقًا أَوْ طَلْقَيْنِ أَيْ شَوْطًا أَوْ شَوْطَيْنِ

Diğer Diller

os: طلق

Çekim ve Türev
(Tüm) Diğer Madde Başlıklarında (10)
https://kelime.com/arama/talk
EN / US Webster's Unabridged Dictionary

To confer; to reason; to consult.

https://kelime.com/arama/talk
EN / US Webster's Unabridged Dictionary

To prate; to speak impertinently.

talk (طلق)
kelime https://kelime.com/arama/talk
OS / REDHOUSE TURKISH AND ENGLISH LEXICON-1890

s. 1. Talc, mica. 2. The pains of childbirth.

talk (طلق)
kelime https://kelime.com/arama/talk
talk (طلق)
kelime https://kelime.com/arama/talk
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

اَلطَّلْقُ [et-talk] (tâ’nın harekât-ı selâsı ve lâm’ın sükûnuyla) ve اَلطَّلِقُ [et-talik] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve اَلطَّلِيقُ [et-talîk] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) طُلُوقَةٌ [tulûkat] ve طَلاَقَةٌ [talâkat]ten vasflardır ve dâ’imâ وَجْهٌ [vech] lafzına muzâf olurlar, güler yüzlü, beşâşetli, küşâde-rûy adama denir; yukâlu: هُوَ طَلْقُ الْوَجْهِ مُثَلَّثَةً وَطَلِقُ الْوَجْهِ وَطَلِيقُ الْوَجْهِ أَيْ ضَاحِكُ الْوَجْهِ مُشْرِقَةٌ Ve eli açık civân-merd adama طَلْقُ الْيَدَيْنِ [talku’l-yedeyn] ıtlâk olunur tâ’nın fethiyle ve zammeteynle; yukâlu: رَجُلٌ طَلْقُ الْيَدَيْنِ وَطُلُقُهُمَا أَيْ سَمْحُ الْيَدَيْنِ Ve lisânı cârî ve âb-ı revân gibi mütekellim ve fasîh adama طَلْقُ اللِّسَانِ [talku’l-lisân] ıtlâk olunur tâ’nın fethi ve kesriyle ve طَلِيقُ اللِّسَانِ [talîku’l-lisân] dahi denir. Ve لِسَانٌ [lisân]a dahi sıfat olur; yukâlu: رَجُلٌ طَلْقُ اللِّسَانِ وَطَلِيقُهُ أَيْ ذَلِيقُ اللِّسَانِ ve yukâlu: لِسَانٌ طَلْقٌ أَيْ ذَلْقٌ وَلِسَانٌ طَلِيقٌ أَيْ ذَلِيقٌ وَطُلُقٌ بِضَمَّتَيْنِ أَيْ ذُلُقٌ وَطُلَقٌ كَصُرَدٍ وَطَلِقٌ كَكَتِفٍ أَيْ ذُو حِدَّةٍ Ve üç ayağı sekil olup meselâ sağ eli sekil olmayan ata طَلْقُ الْيَدِ الْيُمْنَى [talku’l-yedi’l-yumnâ] derler tâ’nın fethiyle; yukâlu: فَرَسٌ طَلْقُ الْيَدِ الْيُمْنَى أَيْ مُطْلَقُهَا لاَ تَحْجِيلَ فِيهَا Ve kâle fi’l-Esâs: فَرَسٌ مُحَجَّلُ ثَلاَثٍ مُطْلَقُ يَدٍ أَوْ رِجْلٍ وَيُقَالُ مُحَجَّلُ الْأَيَامِنِ مُطْلَقُ الْأَيَاسِرِ Ve طَلْقٌ [talk] (tâ’nın fethiyle) Âhûya denir, ظَبْيٌ [zaby] ma’nâsına; cem’iأَطْلاَقٌ [atlâk] gelir. Ve kelb-i şikârîye denir ki tazı ta’bîr olunur; ve minhu yukâlu: أَرْسَلَ الطَّلْقَ إِلَى الْأَطْلَاقِ أَيْ كَلْبَ الصَّيْدِ إِلَى الظِّبَاءِ Ve bağlı olmayıp ayağı boş olan nâkaya denir. Şârihin beyânına göre nâkaya mahsûs değildir. Ve طَلْقٌ [talk] Ne ıssı ve ne soğuk olan mu’tedil gündüze ve geceye vasf olur; yukâlu: يَوْمٌ طَلْقٌ وَلَيْلَةٌ طَلْقٌ وَطَلْقَةٌ أَيْ لاَ حَرٌّ وَلاَ قَرٌّ Ve طَلْقٌ [talk] A’lâm-ı nâstandır: talk b. 'Alî b. talk ve talk b. huşşâf ve talk b. Yezîd ashâbdandır. Ve طَلْقٌ [talk] Masdar olur, hatunu buru tutmak ma’nâsınadır; yukâlu: طُلِقَتِ الْمَرْأَةُ فِي الْمَخَاضِ طَلْقًا عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ إِذَا أَصَابَهَا وَجَعُ الْوِلاَدَةِ Ve bir adam elini hayr ve ihsâna açmak ya’nî birr ve ihsân eylemek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: “طَلَقَ فُلاَنٌ يَدَهُ بِخَيْرٍ طَلْقًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا فَتَحَهَا بِهِ Ve bir nesne vermek ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: طَلَقَهُ الشَّيْءَ إِذَا أَعْطَاهُ إِيَّاهُ Ve ıraklaşmak ma’nâsınadır; yukâlu: طَلِقَ الرَّجُلُ طَلَقًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا تَبَاعَدَ Ve طَلْقٌ [talk] Ayağı bağlı olmayıp boş olan adama ıtlâk olunur; tâ’nın zammıyla da lügattır; yukâlu: حُبِسَ فِي السِّجْنِ طَلْقًا أَيْ بِلاَ قَيْدٍ وَلاَ وِثَاقٍ Ve at kısmının bir baş seğirtmesine denir; ve minhu yukâlu: عَدَا الْفَرَسُ طَلْقًا أَوْ طَلْقَيْنِ أَيْ شَوْطًا أَوْ شَوْطَيْنِ

talk (طلق)
kelime https://kelime.com/arama/talk
talk (to:k)
kelime https://kelime.com/arama/talk
Tüm Tüm Çekim ve Benzerlerde Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
Tüm Tüm Madde Anlamlarında Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
MİSAFİR KULLANICI
  • 10 Sözlük İçinde Arama
  • 3 Kelime Günlük Sorgu
  • 2 Hassas Arama Sonucu
  • 2 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 2 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 2 Metinler İçerisinde bulma
  • 500 Karakter Günlük Çeviri
  • 2 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Yok
  • Kelime Kökeni Yok
  • Gelişmiş Filtre Yok
  • Reklam Gösterimi
ÜCRETSİZ KAYDOL
  • 25 Sözlük İçinde Arama
  • 5 Kelime Günlük Sorgu
  • 4 Hassas Arama Sonucu
  • 4 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 4 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 4 Metinler İçerisinde bulma
  • 1000 Karakter Günlük Çeviri
  • 3 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok
ABONE KURUMLAR
  • 50 Sözlük İçinde Arama
  • 250 Kelime Günlük Sorgu
  • Sınırsız Arama
  • Sınırsız Benzerlerde Arama
  • Sınırsız İçerisinde bulma
  • Sınırsız Metinlerde bulma
  • 10000 Karakter Günlük Çeviri
  • 100 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok