Arpa, buğday, yulaf vb. ürünler, tahıl. (* Keçiborlu, * Yalvaç, * Atabey, * Eğridir ve köyleri -Isparta.; Kozağaç * Tefenni -Burdur.; Ekse * Çal, Narlıdere, Kızılcahöyük -Denizli.; Eymir * Bozdoğan -Aydın.; * Bornova, * Bayındır, * Urla, * Ödemiş ve köyleri -İzmir.; * Akhisar -Manisa. ve çevresi; * Ilgaz -Çankırı.; Bolayır, * Gelibolu -Çanakkale.; * Mudanya ve çevresi -Bursa.; Gümüşköyü * Tavşanlı, -Kütahya.; İğneciler * Mudurnu -Bolu.; * Akyazı ve çevresi -Sakarya.; Büyükdere * Taşköprü, -Kastamonu.; * Boyabat -Sinop.; * Beypazarı -Ankara.; * Develi -Kayseri.; * Bor -Niğde.; Mansurlu * Feke, * Kozan -Adana.; Kınık * Fethiye, * Bodrum ve çevresi, * Milas, Orhaniye * Marmaris -Muğla.)

Tahıl. (-Çorum.; -Yozgat.; * Bor -Niğde.)

اَلطَّحَلُ [et-tahal] (fethateynle) Bir adamın dalağı büyük olmak ma’nâsınadır; yukâlu: طَحِلَ الرَّجُلُ طَحَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا عَظُمَ طِحَالُهُ Ve çamur sebebiyle su fâsid olup kokmak ma’nâsınadır; yukâlu: طَحِلَ الْمَاءُ إِذَا أَفْسَدَ وَأَنْتَنَ مِنْ حَمْأَةٍ Ve bir nesnenin levni أَطْحَلُ [athal] olmak ma’nâsınadır; yukâlu: طَحِلَ الذِّئْبُ إِذَا كَانَ أَطْحَلَ

vn. & s. 1. A having a diseased or enlarged spleen. 2. A being of a certain wolf-grey color. 3. Water’s being turbid and fetid.

اَلطَّحَلُ [et-tahal] (fethateynle) Bir kimsenin dalağı ağrımak; yukâlu: طَحِلَ يَطْحَلُ طَحَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اشْتَكَى طِحَالَهُ Ve su fâsid olmağa dahi derler; yukâlu: طَحِلَ الْمَاءُ إِذَا أَفْسَدَ وَتَغَيَّرَتْ رَائِحَتُهُ Ve طَهْلٌ [tahl] dahi derler, hâ’yla zikr olunan ma’nâya.