rabd (ربض)
kelime https://kelime.com/arama/rabd
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814 Firuzabadi (1814).Rabd.Ahmed Asım (çev.),Kamusu’l-Muhit. https://kelime.com/kelime/rabd/63335d3b101dea5b8e1aa621-000000000000000000000000/os/tumu/tumu Firuzabadi."Rabd." Kamusu’l-Muhit, çev. Ahmed Asım,1814, kelime.com, https://kelime.com/kelime/rabd/63335d3b101dea5b8e1aa621-000000000000000000000000/os/tumu/tumu Firuzabadi."Rabd." Kamusu’l-Muhit, çev. Ahmed Asım,İstanbul, 1814. Kelime.com. https://kelime.com/kelime/rabd/63335d3b101dea5b8e1aa621-000000000000000000000000/os/tumu/tumu

اَلرَّبْضُ [er-rabd] (قَبْضٌ [kabd] vezninde) ve اَلرَّبْضَةُ [er-rabdat] (hâ’yla) ve اَلرُّبُوضُ [er-rubûd] (قُعُودٌ [ku’ûd] vezninde) Koyun ve keçi ve âhû makûlesi diz çöküp oturmak ma’nâsınadır; yukâlu: رَبَضَتِ الشَّاةُ رَبْضًا وَرَبْضَةً وَرُبُوضًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي مِثْلُ بَرَكَتِ الْإِبِلُ Ve minhu kavluhu 'aleyhi’s-selâm li’d-dahhâk ve kad be’asehu ilâ kavmihi Benî 'Âmir: hإِذَا أَتَيْتَهُمْ فَارْبِضْ فِي دَارِهِمْ ظَبْيًاh أَيْ أَقِمْ آمِنًا كَالظَّبْيِ فِي كِنَاسِهِ أَوْ لاَ تَأْمَنْهُمْ بَلْ كُنْ يَقِظًا مُتَوَحِّشًا فَإِنَّكَ بَيْنَ أَظْهُرِ الْكَفَرَةِ Ya’nî hadîs-i mezbûru iki vech-i mukâbil ile tefsîr eylediler. Vech-i evvel: “Yâ dahhâk, sen kavmine vardıkta âhû kendi yatağında ne gûne emîn ve fârigu’l-bâl ve müsterîh olursa sen dahi derûnuna aslâ endîşe ve hadşe getirmeyip öylece müsterîhü’l-bâl olasın.” Vech-i sânî: “Yâ dahhâk, sen kavmine vardıkta âhû kısmı ne gûne mütevahhiş ve mütebassır ve etrâfa çeşm ve gûş olurlar ise sen dahi öylece mütebassır ve müteyakkız olup gâfil olmayasın, zîrâ etrâfın bi’l-cümle küffâr olmakla sen kefere içre kalırsın.” Ve رَبْضٌ [rabd] ve رُبُوضٌ [rubûd] Sükûn ve istirâhat için bir kimseye yâ bir yere îvâ ve ilticâ eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: رَبَضَهُ رَبْضًا وَرُبُوضًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا آوَى إِلَيْهِ Ve koç kısmı koyunlara aşmaktan usanıp min-ba’d terk ve 'udûl eylemek, 'alâ-kavlin aşmaktan bî-tâb olup 'âciz olmak ma’nâsınadır; yukâlu: رَبَضَ الْكَبْشُ عَنِ الْغَنَمِ رَبْضًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا تَرَكَ سِفَادَهَا وَعَدَلَ أَوْ عَجَزَ عَنْهُ Ve arslan şikârı üzere ve hasm hasmı üzere avrılıp çökmek ma’nâsınadır; yukâlu: رَبَضَ الْأَسَدُ عَلَى فَرِيسَتِهِ وَالْقِرْنُ عَلَى قِرْنِهِ إِذَا بَرَكَ Ve gece karanusu birden basmak ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: رَبَضَ اللَّيْلُ إِذَا أَلْقَى بِنَفْسِهِ

Diğer Diller

os: ربض

Çekim ve Türev
(Osmanlıca) Diğer Madde Başlıklarında (1)
rabd (ربض)
kelime https://kelime.com/arama/rabd
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

اَلرَّبْضُ [er-rabd] (قَبْضٌ [kabd] vezninde) ve اَلرَّبْضَةُ [er-rabdat] (hâ’yla) ve اَلرُّبُوضُ [er-rubûd] (قُعُودٌ [ku’ûd] vezninde) Koyun ve keçi ve âhû makûlesi diz çöküp oturmak ma’nâsınadır; yukâlu: رَبَضَتِ الشَّاةُ رَبْضًا وَرَبْضَةً وَرُبُوضًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي مِثْلُ بَرَكَتِ الْإِبِلُ Ve minhu kavluhu 'aleyhi’s-selâm li’d-dahhâk ve kad be’asehu ilâ kavmihi Benî 'Âmir: hإِذَا أَتَيْتَهُمْ فَارْبِضْ فِي دَارِهِمْ ظَبْيًاh أَيْ أَقِمْ آمِنًا كَالظَّبْيِ فِي كِنَاسِهِ أَوْ لاَ تَأْمَنْهُمْ بَلْ كُنْ يَقِظًا مُتَوَحِّشًا فَإِنَّكَ بَيْنَ أَظْهُرِ الْكَفَرَةِ Ya’nî hadîs-i mezbûru iki vech-i mukâbil ile tefsîr eylediler. Vech-i evvel: “Yâ dahhâk, sen kavmine vardıkta âhû kendi yatağında ne gûne emîn ve fârigu’l-bâl ve müsterîh olursa sen dahi derûnuna aslâ endîşe ve hadşe getirmeyip öylece müsterîhü’l-bâl olasın.” Vech-i sânî: “Yâ dahhâk, sen kavmine vardıkta âhû kısmı ne gûne mütevahhiş ve mütebassır ve etrâfa çeşm ve gûş olurlar ise sen dahi öylece mütebassır ve müteyakkız olup gâfil olmayasın, zîrâ etrâfın bi’l-cümle küffâr olmakla sen kefere içre kalırsın.” Ve رَبْضٌ [rabd] ve رُبُوضٌ [rubûd] Sükûn ve istirâhat için bir kimseye yâ bir yere îvâ ve ilticâ eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: رَبَضَهُ رَبْضًا وَرُبُوضًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا آوَى إِلَيْهِ Ve koç kısmı koyunlara aşmaktan usanıp min-ba’d terk ve 'udûl eylemek, 'alâ-kavlin aşmaktan bî-tâb olup 'âciz olmak ma’nâsınadır; yukâlu: رَبَضَ الْكَبْشُ عَنِ الْغَنَمِ رَبْضًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا تَرَكَ سِفَادَهَا وَعَدَلَ أَوْ عَجَزَ عَنْهُ Ve arslan şikârı üzere ve hasm hasmı üzere avrılıp çökmek ma’nâsınadır; yukâlu: رَبَضَ الْأَسَدُ عَلَى فَرِيسَتِهِ وَالْقِرْنُ عَلَى قِرْنِهِ إِذَا بَرَكَ Ve gece karanusu birden basmak ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: رَبَضَ اللَّيْلُ إِذَا أَلْقَى بِنَفْسِهِ

Osmanlıca Tüm Çekim ve Benzerlerde Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
Osmanlıca Tüm Madde Anlamlarında Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
MİSAFİR KULLANICI
  • 10 Sözlük İçinde Arama
  • 3 Kelime Günlük Sorgu
  • 2 Hassas Arama Sonucu
  • 2 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 2 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 2 Metinler İçerisinde bulma
  • 500 Karakter Günlük Çeviri
  • 2 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Yok
  • Kelime Kökeni Yok
  • Gelişmiş Filtre Yok
  • Reklam Gösterimi
ÜCRETSİZ KAYDOL
  • 25 Sözlük İçinde Arama
  • 5 Kelime Günlük Sorgu
  • 4 Hassas Arama Sonucu
  • 4 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 4 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 4 Metinler İçerisinde bulma
  • 1000 Karakter Günlük Çeviri
  • 3 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok
ABONE KURUMLAR
  • 50 Sözlük İçinde Arama
  • 250 Kelime Günlük Sorgu
  • Sınırsız Arama
  • Sınırsız Benzerlerde Arama
  • Sınırsız İçerisinde bulma
  • Sınırsız Metinlerde bulma
  • 10000 Karakter Günlük Çeviri
  • 100 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok