ft. 1. Yazılmış bir şeyi gözden geçirip sesli veya sessiz kırâat etmek, mütâlaa, tilâvet eylemek: kitap, mektup, gazete okumak. 2. Öğrenmek, tahsil etmek: ilim okumak; arabî okuyor; gençliğinde bir şey okumamış. 3. Şarkı ve türkü söylemek, terennüm ve tegannî etmek: filân güzel okuyor. 4. Davet etmek, çığırmak: kadınlar düğüne okumaya gittiler. [istanbul şîvesinde yalnız fâil sîgası olan “okuyucu” kelimesi müsta’meldir.] 5. Duâ okuyup üflemek, üfürükçülük etmek.

v. t. See اوقومق.

v. t. & i. a. (Tr.) 1. To read; to peruse. 2. To decipher. 3. To study; to learn. 4. To recite a literary. composition. 5. To proclaim, to announce publicly. 6. To make an exclamation. 7. To chant or sing. 8. To read or recite a prayer, incantation, or the like. 9. To invite; to call by name; to call. B. (Int.) 10. To perform the act of reading or reciting. 11. To be able to read or recite.

1. Ağız bozmak.
2. Sövmek.

• Maval okumak: Yalan söylemek.