To gain, as the object of desire or effort; as, to find
leisure; to find means.

To attain to; to arrive at; to acquire.

To learn by experience or trial; to perceive; to
experience; to discover by the intellect or the feelings; to detect; to
feel.

To discover by study or experiment direct to an object or
end; as, water is found to be a compound substance.

To come upon by seeking; as, to find something lost.

To meet with, or light upon, accidentally; to gain the
first sight or knowledge of, as of something new, or unknown; hence, to
fall in with, as a person.

اَلْفِنْدُ [el-find] (fâ’nın kesriyle) Ulu dağa, ‘alâ-kavlin ulu dağdan tûlânî bir kıt’asına denir. Fâ’nın fethiyle de câ’izdir. Ve فِنْدٌ [Find] ‘Arab hayyâllerinden Şehl ez-Zimmânî’nin lakabıdır. Ve فِنْدٌ [find] Hergiz yağmur dokunmamış arza denir. Ve ağacın tâze dalına ve çubuğuna denir. Ve türlü ve nev’ ve gûne ma’nâsınadır. Ve bir yere müctemi’ olmuş kavm ve cemâ’ate denir. Ve فِنْدٌ [Find] haremeyn-i şerîfeyn beyninde bir dağın ismidir. Ve 'Â’işe bint Sa’d b. Ebî Vakkâs’ın âzâd-kerdesi olan Ebû Zeyd’in ismidir; hأَبْطَأُ مِنْ فِنْدٍh meselinin menşe’idir.

f. bulmak, keşfetmek. I can’t find my skirt! (Eteğimi bulamıyorum!)

اَلْفِنْدُ [el-find] (fâ’nın kesri ve nûn’un sükûnuyla) Dağdan bir pâreye derler ki uzadısına ola.

To discover by sounding; as, to find bottom.