İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe.

i. 1. Beyn, miyân: aramızda = beynimizde. 2. Fâsıla, bu’d, mesafe: on mil arası vardır. 3. İki vaka beyninde geçen zaman, esnâ, hilâl: o arada = o esnada; aradan beş gün geçti. 4. Mühlet, fırsat: ara vermedi; ara bulmak. 5. Fâsıla, inkıtâ’: ara vermeksizin = bilâ-fâsıla, lâ-yenkatı’. 6. Münasebet, alâka: aramız bozuktur. 7. İki şey beyninde bulunan mahal vesaire, mâbeyn: kapı arası, ara duvarı. || ara nağmesi. Bkz. نغمه nâğme.

i. 1. Beyn, miyân: aramızda = beynimizde. 2. Fâsıla, bu’d, mesafe: on mil arası vardır. 3. İki vaka beyninde geçen zaman, esnâ, hilâl: o arada = o esnada; aradan beş gün geçti. 4. Mühlet, fırsat: ara vermedi; ara bulmak. 5. Fâsıla, inkıtâ’: ara vermeksizin = bilâ-fâsıla, lâ-yenkatı’. 6. Münasebet, alâka: aramız bozuktur. 7. İki şey beyninde bulunan mahal vesaire, mâbeyn: kapı arası, ara duvarı. || ara nağmesi. Bkz. نغمه nâğme.

s. 1: Space or place, opening, interval, room, between two or among many things. 2. A space of time, an interval between two or among many events, 3. A state of relation, understanding, footing (between two persons). 4. A means.

s. See ارا .

s. 1. A region, neigh-bourhood. 2. A court-yard. (See also عری).

s. (pl. اعرا) 1. A hard, open upland. 2. A wall; a walled inclosure; a garden; a date-orchard.

The Altar; a southern constellation, south of the tail of the
Scorpion.

A name of the great blue and yellow macaw (Ara ararauna),
native of South America.