اَلْعَرُوسُ [el-'arûs] (صَبُورٌ [sabûr] vezninde) Bir sıfattır ki er ve 'avrete ıtlâk olunur, mâ-dâm düğün esnâsında olalar, ya’nî yeni geline ve güveye ıtlâk olunur. Güveye ıtlâk olunan عَرُوسٌ ['arûs]un cem’i عُرُسٌ ['urus] gelir zammeteynle ve geline ıtlâk olunanın cem’i عَرَائِسُ ['arâ’is] gelir, yukâlu: هُوَ عَرُوسٌ وَهُمْ عُرُسٌ وَهِيَ عَرُوسٌ وَهُنَّ عَرَائِسُ Şârihin beyânına göre mülâzemet ma’nâsından me’hûzdur. Ve عَرُوسٌ ['Arûs] Yemen’de bir hısn adıdır. Ve 'Arabdan bir kişinin ismidir ki ‘Uzre kabîlesinden Esmâ’ bint 'Abdullâh’ın zevci ve ‘amm-zâdesi idi. hلاَ عِطْرَ بَعْدَ عَرُوسٍh meselini mezbûre Esmâ’ tekellüm eylemiştir. Aslı budur ki ‘arûs-ı mezbûr vefât eyledikten sonra mezbûreyi bir bed-mizâc ve bed-hûy ve ağzı bed-bûy, bahîl ve zişt-çehre kimse tezevvüc eylemekle kendi obasına nakl etmeğe mübâşeret eyledikte Esmâ’ zevc-i evveli olan 'arûs hakkında mersiye inşâd eylemek zımnında istîzân edip o dahi rûy-i rızâ izhâr eyledikte: hأَبْكِيكَ يَا عَرُوسَ الْأَعْرَاسِ || يَا ثَعْلَبًا فِي أَهْلِهِ وَأَسَدًا عِنْدَ الْبَاسِ || مَعَ أَشْيَاءَ لاَ يَعْلَمُهَا النَّاسُh ürcûzesiyle nübde eyledi. Zevc-i sânî fıkra-i ahîrenin mazmûnundan su’âl eylemekle hكَانَ عِنْدَ الْهِمَّةِ غَيْرَ نَعَّاسٍ || وَيُعْمِلُ السَّيْفَ صَبِيحَاتِ أَنْبَاسِh fıkralarıyla beyân-ı mücmel eyledikten sonra hيَا عَرُوسَ الْأَغَرِّ الْأَزْهَرِ الطَّيِّبِ|| الْخَيمِ الْكَرِيمِ الْمَحْضَرِ مَعَ أَشْيَاءَ لاَ تُذْكَرُh fıkarâtıyla mersiyeye âgâz eyledikte yine zevci eşyâ-'i mühimmeden istifsâr eylemekle hكَانَ عَيُوفًا لِلْخَنَا وَالْمُنْكَرِ || طَيِّبَ النَّكْهَةِ غَيْرَ أَبْخَرٍ|| أَيْسَرَ غَيْرَ أَعْسَرِh fıkralarıyla tahrîr-i murâd eyledikte zevci kendisine ta’rîz eylediğini idrâk eyledi. Ba’dehu süvâr olup ‘azîmete mübâderetlerinde Esmâ’ 'ıtr kutusunu yerinde bırakmakla zevci “’Itrını yanına al” dedikte mesel-i mezbûru îrâd eyledi. Ba’zılar mesel-i mezbûru hلاَ مَخْبَأَ لِعِطْرِ عَرُوسٍh 'unvânında rivâyet ve aslını bu resme beyân eyledi ki bir vücûdu bed-bûy kimse bir hatun tezevvüc edip leyle-i zifâfta hatun râhiya-i kerîhesini istişmâm eyledikte “’Itrın yok mudur?” diye istifsâr eylemekle o dahi “sakladım” diye cevâb ettikde mesel-i mezbûru tekellüm eyledi. Ya’nî عَرُوسٌ ['arûs] geçtikten sonra ‘ıtrı pinhân eylemek nâ-becâdır. Mesel-i mezbûr şey’-i nefîs kendisinden sonraya ibkâ olunmayacak kimse hakkında darb olunur.
"arûs" kelimesini bütün sözlüklerde listele
"arûs" kelimesi için başka anlamlar ekle
"arûs" kelimesinin anlamını başka dillere çevirin
os: عروس
(a. i. c. : arâis, f. c. : arûsân) : 1) gelin. 2) Husrev Perviz’in sekiz hazînesinden biri. 3) kim. kükürt.
s. (vulg. fem. عروسە, pl. اعراس, pl. fem. عرائس, Persian pl. عروسان) 1. A bridegroom. 2. A bride. 3. P. Name of one of the eight treasures of Khusrev-Perviz. 4. (alchemy) Sulphur.
- 10 Sözlük İçinde Arama
- 3 Kelime Günlük Sorgu
- 2 Hassas Arama Sonucu
- 2 Benzerlerde Arama Sonucu
- 2 Anlamlar İçerisinde bulma
- 2 Metinler İçerisinde bulma
- 500 Karakter Günlük Çeviri
- 2 Kelime Günlük Çözümle
- Kelime Özellikleri Yok
- Kelime Kökeni Yok
- Gelişmiş Filtre Yok
- Reklam Gösterimi
- 25 Sözlük İçinde Arama
- 5 Kelime Günlük Sorgu
- 4 Hassas Arama Sonucu
- 4 Benzerlerde Arama Sonucu
- 4 Anlamlar İçerisinde bulma
- 4 Metinler İçerisinde bulma
- 1000 Karakter Günlük Çeviri
- 3 Kelime Günlük Çözümle
- Kelime Özellikleri Var
- Kelime Kökeni Var
- Gelişmiş Filtre Var
- Reklam Gösterimi Yok
- 50 Sözlük İçinde Arama
- 250 Kelime Günlük Sorgu
- Sınırsız Arama
- Sınırsız Benzerlerde Arama
- Sınırsız İçerisinde bulma
- Sınırsız Metinlerde bulma
- 10000 Karakter Günlük Çeviri
- 100 Kelime Günlük Çözümle
- Kelime Özellikleri Var
- Kelime Kökeni Var
- Gelişmiş Filtre Var
- Reklam Gösterimi Yok