اَلْعَلَقُ [el-'alak] (fethateynle) Koyu kan, dem-i galîz ma’nâsına. Ve عَلَقٌ ['alak] عَلَقَةٌ ['alakat]ın cem’i dahi gelir, sülükler ma’nâsına. Ve عَلَقُ الْقِرْبَةِ ['alaku’l-kirbet] Kırbadan sızan su yâhûd belâ, dâhiye ma’nâsına ki عَرَقُ الْقِرْبَةِ ['areku’l-kirbet]te lügattır; yukâlu: جَشِمْتُ إِلَيْكَ عَلَقَ الْقِرْبَةِ Ve ذُوعَلَقٍ [zû 'Alak] Bir dağın ismidir. Ve عَلَقٌ ['alak] Kezâlik şol nesnedir ki ona kuyu bekresin asarlar. Ve cümle bekre âletine dahi derler; yukâlu: أَعِرْنِي عَلَقَكَ أَيْ أَدَاةَ بَكَرَتِكَ Ve عَلَقٌ [‘alak] Kezâlik hevâya derler, mahabbet ma’nâsına; yukâlu: “نَظْرَةٌ مِنْ ذِي عَلَقٍ” ve yukâlu: عَلِقَهَا وَعَلِقَ حُبُّهَا بِقَلْبِهِ أَيْ هَوِيَهَا Ve bir işe dolaşmağa dahi derler; yukâlu: عَلِقَ يَفْعَلُ كَذَا مِثْلُ طَفِقَ Ya’nî bir nesneyi işlemeğe başladı. Ba’zılar eyitti: عَلِقَ يَفْعَلُ كَذَا [sözü] أَحَبَّهُ ve إِعْتَادَهُ ma’nâsınadır. Ve bir nesne bir nesneye bağlanmağa dahi derler;minhu kavluhum fi’l-meseli: “عَلِقَتْ مَعَالِقَهَا وَصَرَّ الْجُنْدُبُ” Ve bu meselin aslı budur ki bir kimse bir kuyuya varıp ipin o kuyunun ipine bağladıktan sonra zikr olunan kuyunun sâhibine varıp hakk-ı civâr da’vâsın edicek kuyu sâhibi bâ’isin su’âl ettikte benim ipim hâlâ senin ipine bağlıdır dedi.Kuyu sâhibi imtinâ’ edip ona o mevzi’den göçmesin emr ettikte eyitti: “عَلِقَتْ مَعَالِقَهَا وَصَرَّ الْجُنْدُبُ”Ya’nî “Kuyunun âleti bağlandı ve havânın harâreti gâlib olup çekirge öttü, pes bu mevzi’den irtihâl bana muhâldir.” Ve 'avret hâmile olmak ma’nâsına da gelir. Ve âhû tuzağa tutulmak ma’nâsına da gelir; yukâlu: عَلِقَ الظَّبْيُ فِي الْحِبَالَةِ Ve davarın ağzına sülük yapışmak ma’nâsına da gelir; yukâlu: عَلِقَتِ الدَّابَّةُ إِذَا شَرِبَتِ الْمَاءَ فَعَلِقَتْ بِهَا الْعَلَقَةُ Ve عَلَقٌ ['alak] تَعَلُّقٌ [ta’alluk] ma’nâsına da gelir; yukâlu: عَلِقَ بِهِ عَلَقًا إِذَا تَعَلَّقَ بِهِ Ve عَلَقٌ ['alak] Eşcârdan şol nesneye derler ki onu davar kût edinip onunla geçinir. Ve عَلَقٌ ['alak] Esbâba dolaşıp çeken nesneye dahi derler; yukâlu: أَصَابَ ثَوْبِي عَلَقٌ وَهُوَ مَا عَلِقَهُ فَجَذَبَهُ
"alak" kelimesini bütün sözlüklerde listele
"alak" kelimesi için başka anlamlar ekle
"alak" kelimesinin anlamını başka dillere çevirin
os: علق
(a. s.) : 1) pıhtılaşmış kan. 2) sülük.
iz. ar. 1. Kan pıhtısı, pıhtılanmış kan parçası. 2. Sülük.
s. pl. of علق q. v.
a. Red and white, (آل and آق).
s. 1. Any thing that hangs. 2. A thing by which a thing hangs. 3. A hole torn by a catching thorn, etc. 4. A sufficiency of support, maintenance. 5. A slight feeling of love. 6. Pertinacity. 7. (n. u. علقە) A clot of blood. 8. (n. u. علقە) The leech, hirudo.
- 10 Sözlük İçinde Arama
- 3 Kelime Günlük Sorgu
- 2 Hassas Arama Sonucu
- 2 Benzerlerde Arama Sonucu
- 2 Anlamlar İçerisinde bulma
- 2 Metinler İçerisinde bulma
- 500 Karakter Günlük Çeviri
- 2 Kelime Günlük Çözümle
- Kelime Özellikleri Yok
- Kelime Kökeni Yok
- Gelişmiş Filtre Yok
- Reklam Gösterimi
- 25 Sözlük İçinde Arama
- 5 Kelime Günlük Sorgu
- 4 Hassas Arama Sonucu
- 4 Benzerlerde Arama Sonucu
- 4 Anlamlar İçerisinde bulma
- 4 Metinler İçerisinde bulma
- 1000 Karakter Günlük Çeviri
- 3 Kelime Günlük Çözümle
- Kelime Özellikleri Var
- Kelime Kökeni Var
- Gelişmiş Filtre Var
- Reklam Gösterimi Yok
- 50 Sözlük İçinde Arama
- 250 Kelime Günlük Sorgu
- Sınırsız Arama
- Sınırsız Benzerlerde Arama
- Sınırsız İçerisinde bulma
- Sınırsız Metinlerde bulma
- 10000 Karakter Günlük Çeviri
- 100 Kelime Günlük Çözümle
- Kelime Özellikleri Var
- Kelime Kökeni Var
- Gelişmiş Filtre Var
- Reklam Gösterimi Yok