1. Bir şeyi kapalı durumdan kurtarmak: Kapıyı açmak, kilidi açmak. Ali kilidi açmak için çok uğraştı. 2. Sarılmış, katlanmış örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak: Doktor kolumdaki sargıyı yavaş yavaş açtı. 3. Bir kuruluşu, bir iş yerini kullanılır duruma getirmek: Okul açmak. Mahallemize yeni bir okul daha açıldı. 4. Rengin koyuluğunu azaltmak: Badana çok koyu olmuş, bunu biraz açmak gerekir. 5. Görünür duruma getirmek. Göğsünü açıp yanık izlerini gösterdi. 6. Geçit vermek, yol açmak: Siren sesini duyan arabalar ambulansa yol açtılar. 7. (mec.) İçini dökmek: O benim dostumdur, bütün sırlarını bana açar.

mz.: açar. ft. 1. Kapalı şeyi fetih ve küşâd etmek: kapıyı açmak. 2. Örtülü şeyden örtüyü kaldırmak: baş açmak. 3. Katlanmış şeyi çözmek: bohça, bayrak açmak. 4. Delmek, kazmak: delik, kuyu açmak. 5. Bir şeyden mevâni’i defedip serbest bırakmak: yol açmak. 6. Tıkalı şeyden tıkacı çıkarmak: şişe, boru açmak. 7. Genişletmek, tevsî’ etmek: odayı, bahçeyi, meydanı açmak. 8. Kazıp hars ve ziraat etmek, işlemek: tarla, arazi açmak. 9. Aralığı tevsî’ edip seyrekleştirmek: parmaklığı açmak. 10. Yufka hâline koymak: hamur açmak. 11. Tathîr etmek, temizlemek: çamaşırı açmak. 12. Cilâ ve perdâht vermek. 13. Umûmâ ait bir binâ te’sîs ve idare etmek: mektep, tiyatro açmak. 14. Îzâh ve tafsîl etmek: ibâreyi, sözü açmak. 15. Dermiyân etmek: söz, bahis açmak. 16. Emniyet edip söylemek, keşf-i râz etmek: bana bir şey açmadı. 17. Çözmek, halletmek: düğüm açmak.

v. t. & i. a. Tr. 1. To open (a closed thing). 2. To open (a shop for business). 3. To open, make (a door, window, etc. in a wall, etc.). 4. To open, make (a road, etc.). 5. To open, draw aside, lift, or drop (a veil, etc.). 6. To break open (a shop, letter, etc.). 7. To open clear away or break through (an obstruction). 8. To make, (a bridge, harbour, etc.). 9. To set free (a road or bridge, etc.) of toll or obstruction. 10. To uncover (a covered thing). 11. To open out, spread out, unfold.(a folded thing). 12. To set, spread (sails). 13. To roll out (paste, with a rolling pin, etc. 14. To hoist (a flag), give (it) to the breeze. 15. To untie, undo (a knot, etc.). 16. To unlock (a lock, door, box, etc.); to unbar or unlatch (a bar, bolt, latch, door, etc.). 17. To unravel (a tangle, etc.). 18. To solve (a difficulty, etc.). 19. To widen (an interval, step, etc.). 20. To explain (a subject) fully or more fully. 21. To open, begin (a conversation, war, hostilities, etc.). 22. To mention, (a subject, matter, etc.). 23. To disclose (a secret, etc.). 24. To clean, rub up (a rusty thing). 25. To polish, furbish (metals, etc.). 26. To whet, sharpen, give (an appetite). B. Int. 27. (For a flower) to open. 28. (For leaves or buds) to open and expand. 29. (For the sky or weather) to clear up and become fine.

1. Söylemek
2. Yaymak.

• Ağız açmak: Malayani sözlerle muhatabı izaç etmek.
• Ceviz açmak: Beyân-ı rey etmek.
• Oyun açmak: Desise kurmak.
• Kapı açmak: Tavla oyununda birbiri üstünde bulunan pulları başka mahalle koymak.