اَلْوَارِي [el-vârî] ve اَلْوَرِيُّ [el-veriyy] (غَنِيٌّ [ganiyy] vezninde) Semiz ve dolgun iç yağına denir. Ve وَارِي [vârî] Âteşli çakmağa denir; yukâlu: زَنْدٌ وَارٍ أَيْ تَخْرُجُ مِنْهَا النَّارُ Ve tîz râyihalı pek a’lâ miske denir; yukâlu: مِسْكٌ وَارٍ أَيْ رَفِيعٌ جِدًّا

اَلْوَرْيُ [el-very] (vâv’ın ve râ’nın sükûnuyla) İnsân ve hayvânın veremden yâ bir marazdan nâşî cevfinde hâdis olan irine ve çirke denir yâhûd şol şedîd yâraya denir ki içeride hâdis olup kan ve irin kusmağa mü’eddî ola; yukâlu: فِي جَوْفِهِ وَرْيٌ أَيْ قَيْحٌ فِي الْجَوْفِ أَوْ قَرْحٌ شَدِيدٌ يُقَاءُ مِنْهُ الْقَيْحُ Ve وَرْيٌ [very] Masdar olur, adamın içerisini yaradan hâdis olan irin berbâd eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: وَرَى الْقَيْحُ جَوْفَهُ يَرِي وَرْيًا إِذَا أَفْسَدَهُ Ve bir adamın akciğerine vurmak ma’nâsınadır; yukâlu: وَرَى فُلَانٌ فُلَانًا إِذَا أَصَابَ رِئَتَهُ Ve وَرْيٌ [very] ve رِيَةٌ [riyet] (عِدَةٌ ['idet] vezninde) Âteş yanıp 'alevlenmek ma’nâsınadır; yukâlu: وَرَتِ النَّارُ وَرْيًا وَرِيَةً إِذَا اتَّقَدَتْ Ve deve semirip yağ ve ilik bağlamak ma’nâsınadır; yukâlu: وَرَتِ الْإِبِلُ إِذَا سَمِنَتْ فَكَثُرَ شَحْمُهَا وَنِقْيُهَا Ve وَرْيٌ [very] ve وُرِيٌّ [vuriyy] (عُتِيٌّ ['utiyy] vezninde) ve رِيَةٌ [riyet] (عِدَةٌ ['idet] vezninde) Çakmaktan âteş çıkmak ma’nâsınadır; yukâlu: وَرَى الزَّنْدُ وَوَرِيَ وَرْيًا وَوُرِيًّا وَرِيَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالرَّابِعِ إِذَا خَرَجَتْ نَارُهُ Ve gövdenin iliği sımsıkı dolgun olmak ma’nâsınadır, yukâlu: وَرِيَ الْمُخُّ وَرْيًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اكْتَنَزَ

اَلْوَرْيُ [el-very] (vâv’ın ve râ’nın sükûnuyla) İnsân ve hayvânın veremden yâ bir marazdan nâşî cevfinde hâdis olan irine ve çirke denir yâhûd şol şedîd yâraya denir ki içeride hâdis olup kan ve irin kusmağa mü’eddî ola; yukâlu: فِي جَوْفِهِ وَرْيٌ أَيْ قَيْحٌ فِي الْجَوْفِ أَوْ قَرْحٌ شَدِيدٌ يُقَاءُ مِنْهُ الْقَيْحُ Ve وَرْيٌ [very] Masdar olur, adamın içerisini yaradan hâdis olan irin berbâd eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: وَرَى الْقَيْحُ جَوْفَهُ يَرِي وَرْيًا إِذَا أَفْسَدَهُ Ve bir adamın akciğerine vurmak ma’nâsınadır; yukâlu: وَرَى فُلَانٌ فُلَانًا إِذَا أَصَابَ رِئَتَهُ Ve وَرْيٌ [very] ve رِيَةٌ [riyet] (عِدَةٌ ['idet] vezninde) Âteş yanıp 'alevlenmek ma’nâsınadır; yukâlu: وَرَتِ النَّارُ وَرْيًا وَرِيَةً إِذَا اتَّقَدَتْ Ve deve semirip yağ ve ilik bağlamak ma’nâsınadır; yukâlu: وَرَتِ الْإِبِلُ إِذَا سَمِنَتْ فَكَثُرَ شَحْمُهَا وَنِقْيُهَا Ve وَرْيٌ [very] ve وُرِيٌّ [vuriyy] (عُتِيٌّ ['utiyy] vezninde) ve رِيَةٌ [riyet] (عِدَةٌ ['idet] vezninde) Çakmaktan âteş çıkmak ma’nâsınadır; yukâlu: وَرَى الزَّنْدُ وَوَرِيَ وَرْيًا وَوُرِيًّا وَرِيَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالرَّابِعِ إِذَا خَرَجَتْ نَارُهُ Ve gövdenin iliği sımsıkı dolgun olmak ma’nâsınadır, yukâlu: وَرِيَ الْمُخُّ وَرْيًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اكْتَنَزَ

s. A deep-seated ulcer; or, deep-seated pus.

vn. & s. 1. An ulcer’s destroying the tissues. 2. A giving forth sparks. 3. A fire’s burning, blazing. 4. A beast’s being or becoming fat.

s. God’s creatures, the whole creation; especially, mankind.

(وَ) (عا.) مهمل دری: دری وری. و این دو کلمه با هم به معنی حرف بی ربط و بی معنی و مزخرف است.

(وَ را) [ ع. ] (اِ.)
۱- خلق، مخلوق.
۲- آفریده.